Abdurrahman Dilipak Yeni Akit Gazetesi

“Zafer kazanmak” ya da “muvaffakiyet” üzerine!

Her Mü’minin Kur’an-ı Kerim’deki ‘Hızlân’ ve ‘Tevfîk’ kelimeleri üzerinde ciddi anlamda düşünmesi gerek. Hemen herkes “Başarı” ve “Kazanmak”tan söz ediyor...

15 Mayıs 2019 | 5.343 okunma

Durun hele bir, siz kim oluyorsunuz ve neyi kazanıyorsunuz!? Belam! O “lanet olası” öyle diyordu! Belasını buldu. Oysa o aynı zamanda Hz. Musa ve Harun’dan sonra Tevrat’ı en iyi “bilen”di! Şu veliahdın fetvacısı Sudeysi de benden daha güzel Kur’an okumuyor mu!

Okuyan ve düşünen kaç kişi kaldı! “Bel’am”ı hatırlayın. Onun kazandıkları kendi aklı ve çabalarının ürünü idi değil mi!? Promete de Tanrıdan ateşi çalmıştı!? Mitolojiyi hatırlarsanız, sonra “Pandora’nın Kutusu”nu açınca olan olacaktır.

Bakın bu konu sadece siyasetle ilgili değil, iş dünyası, okul, sporcular, herkesi ilgilendiriyor.

N. Demirkol ve M. Karatay konuyla ilgili bir makalesinde şu tesbiti yapar: “Tevfîk’in olmadığı yerde hızlân, hızlân’ın olmadığı yerde tevfîk vardır. Bu iki kelime birbirinin zıttıdır. Karanlık ve aydınlık gibi. İki kelime de Kur’an’da kullanılmaktadır. Tevfîk’in neticesi başarı, hızlânın neticesi ise mağlubiyettir. Tevfîk’in ve hızlânın neticesi Allah’ın iradesine bağlıdır. Tevfîk ve hızlân hem kâfir için hem de Müslüman için geçerlidir. Allah, her insan için çalıştığının karşılığını vermektedir. Fakat muvaffakiyeti vermesi veya hızlânda bırakması O’nun iradesinde olan bir durumdur.”

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
Şimdi veda vaktidir 01 Eylül 2022 | 7.668 Okunma Devlet adamına saygı 31 Ağustos 2022 | 2.135 Okunma Yasa yapmak 30 Ağustos 2022 | 905 Okunma Bana güven, gerisini merak etme sen 29 Ağustos 2022 | 3.081 Okunma Çorba sever misiniz? 28 Ağustos 2022 | 1.603 Okunma