Her dönemin bir fitnesi var, belki her coğrafyanın da kendine ait bir fitnesi vardır. Belki her kişi nasıl parmak uçları gibi farklı ise, onların bu “zor imtihan”ları da farklıdır. Ya da belli toplulukların farklı birden çok fitnesi de olabilir. Her şey bir fitneye dönüşebilir de.
Sanırım bugün Müslümanların fitnelerinden biri de tefrikadır..
Biz insanız ve peygamberler dışında hiç kimse mutlak anlamda masum değildir. “İsmet” sıfatına sadece peygamberler sahiptir.. Eğer öyle olmasaydı, vahiy ve vahyin pratiklerini anlama ve öğrenmede sorun yaşardık. Onun için, peygamberler bu anlamda korunmuştur. Onlar risalet ve nübüvvet çerçevesinde akıl, heva ve hevesleri ile değil, kendilerine bildirileni tebliğ ile görevlidirler..
Müslümanların işleri aralarında istişare iledir. “Bize hayır gibi gelen şeylerde şer, şer gibi gelen şeylerde Allah hayır murat etmiş olabilir”. “Bu dünyada tartışıp durduğumuz şeylerin hakikatini Allah bize öbür dünyada gösterecektir”.. Hiç kimse Allah’ın bildirdiği dışında mutlak bir bilgiye sahip değildir. Hiç kimsenin kalpler üzerinde mutlak bir tasarrufu olmadığı gibi.