ABD terörle yüzleşen, terörden büyük zarar gördüğünü iddia eden bir ülke olduğu gibi, aynı zamanda “terörle mücadele gerekçesi” ile ülkeleri işgal eden bir devlettir.
Biz bu yazımızda ABD’nin geçmişten günümüze terör örgütleri ile “işveren-işçi” ilişkisini irdelemeyeceğiz. Amacımız terörden bu kadar muzdarip! ABD’nin FETÖ elebaşı Gülen’i Türkiye’ye vermeyişini ve bunun geçersiz gerekçelerini deşmek.
2000 yılına aylar kala ABD Fetullah Gülen’in ülkesinde “hasta-misafir” olarak kalmasını sağladı. Yabancılarla ilgili karar verme mercii olan makamlar önce Gülen’i, “Senin ABD’de ikamet etmen çok zor” diyerek köşeye sıkıştırdı. Sonra CIA Gülen’e referans oldu ve onun bugüne kadar ABD’de kalmasına imkân tanıdı.
Değil Gülen, onun şartlarında kim olursa olsun eğer ABD gibi bir devletin istihbaratı nezdinde akreditasyon sorunu yaşamıyor ise bilin ki söz konusu kişinin o istihbaratla bir “akrabalığı/yakınlık”lığı vardır. Ne kadar akraba, o kadar akredite.
15 Temmuz ihanet kalkışmasında FETÖ’cü üniformalı teröristlerin uçaklarla, tanklarla milleti, TBMM’yi, Başkanlık Külliyesi’ni bombaladığı ve 250 insanımızın şehid olduğu anlarla ile ilgili görüntüler bütün dünya televizyonlarından canlı yayınlandı.
Anlayacağınız, 15 Temmuz 2016 akşamı ve 16 Temmuz öğlen saatlerine kadar FETÖ’cü teröristlerin darbe girişimi dünyanın gözleri önünde cereyan etti.