Dün 24 Nisan’dı, 24 Nisan günleri ABD Başkanları 1915 Ermeni meselesi ile ilgili açıklamada bulunurlar. Biz de haftalarca, “Acaba bu sefer soykırım diyecekler mi?” diye endişeyle bekliyoruz. (Bu yıl Trump’ın 24 Nisan’da ne diyeceği umurumuzda değildi)
Batılı devletler bu konuda da öteden beri adaletten, objektiflikten uzak, Ermenileri kayıran bir tutuma sahip olmuşlardır. Kendi arşivlerine bakmaya cesaret edemeyen devletler, Türkiye karşıtlığının vermiş olduğu pervasızlıkla Türkiye’yi (Osmanlı’yı) soykırım ile suçluyorlar.
Peki, işin aslı ne?
Balkan Harbi başlamadan önce Osmanlı’nın Avrupa ile ilişkileri siyasi basiretsizliklere kurban edilmişti.
Beş cephede aynı anda savaşan Osmanlı, Abdulhamid Han döneminde başarıyla yürüyen, “Batılı devletlerin kendi aralarındaki çekişmelerinden yararlanma” siyasetini bu süreçte değerlendiremeyince savaşlarda büyük kayıplar verdi.
Osmanlı, 1. Dünya Savaşı öncesi İngiliz ve Fransızlara ittifak teklifinde bulunmuş olsa da bu iki devlet Osmanlı’nın içinde bulunduğu ağır durumu kendilerine yük gördükleri için teklifi kabule yanaşmadılar. Hatta İngilizler bu teklife cevap dahi verme gereği duymadı ve devletlerarası ticaret kurallarını hiçe sayarak parasını ödediğimiz gemilere el koydu.