27 Mayıs 1960 darbesini geride bırakalı 55 yıl oldu. Düdük
demokrasisi ile yönetilen Türkiye’de milli iradenin tecelli
etmesine medya ve asker-sivil bürokrasi ile olundu.
1960 darbesini gazeteler hazırladı, gazeteler dedimse bugün Doğan
ve paralel medyanın “büyük babaları” olan gazeteleri anlayın.
Geçen hafta Üniversite öğrencileriyle bir aradaydık. Darbelerde
Medya’nın rolü ile ilgili söyleştik. Maşallahı vardı gençlerin, her
şeyden haberdar olmaları beni çok memnun etmişti.
Gençler babalarından Türkiye’nin yakın tarihini dinlemişler. Biz,
gençlerimiz ülkenin başına örülen çorabı fark etmiyorlar diye
hayıflanırken meğer yanılmışız.
Sohbetten sonra yanıma gelen Trabzonlu bir delikanlı “Hocam, babam
sizden bugüne ışık tutan bir anekdot paylaşmıştı. Siz, ‘Aydın Doğan
Türkiye’de çıkardığı gazeteleri Avrupa’da kese kâğıdı olarak bile
kullanamaz’ demişsiniz. Düşünüyorum da gerçekten de başka ülkelerde
böyle gazete çıkarana asla rıza gösterilmez” dedi.
28 Şubat sürecinde Doğan medyasının tetikçiliğini biliyoruz. Yine
Doğan Medyasına ait olmayan ve fakat Aydın Doğan tarafından
desteklenen tetikçi köşe yazarlarına sahip “poşetlik” gazeteler de
ülkenin kaderini Aydın Doğan’ın eline vermek için yoğun çaba
içinde/ydi.
Bugün de öyle; Aydın Doğan, Fetullah Gülen ittifakı medyada da
kendini açık açık hissettiriyor. Ülkeyi kaosa sürüklemek için
manşet ortaklığı bütün çıplaklığıyla ortada.
Paralel Medya ile Doğan Medya’nın benzeşen yönü, ikisi de ülkeyi
yönetme sevdasındadır. Aydın Doğan geçmişte Demirel-Çiller,
Yılmaz-Ecevit hükümetlerini istediği zaman kurar, yıkar yerine
yenisini getirirdi. Bunun neticesinde de istedikleri ihaleyi alır,
istediği ihaleyi bozardı.