15 Temmuz hain FETÖ darbe ve işgal teşebbüsü Türkiye için pek çok konuda olduğu gibi “pusucu”ların ortaya çıkmasında da birebir etkili oldu. Öyle ki hiçbir istihbarat çalışmasıyla deşifre edemeyeceğiniz “pusu ehli” 15 Temmuz sonrası bir bir ortaya döküldü.
1990'lı yıllarda yaşadığım Diyarbakır başta olmak üzere bölge il ve ilçelerinde her gün çok sayıda insan öldürülüyordu. İşin bir diğer yönü öldürme olaylarından bazıları aydınlan(a)mayınca “faili meçhul öldürmeler” gittikçe artıyordu.
1990-1992 yılları arasında meydana gelen PKK-Hizbullah ve 1992'de başlayıp 1994'e kadar aralıksız süren Hizbullah-Menzil* çatışmalarında yüzlerce insan hayatını kaybetti.
O yılların bugünkü yazımızı ilgilendiren kısmı ise şuydu:
Zikrettiğim bu üç taraf birbirinden insanları öldürürken, o puslu havayı fırsat bilerek ortalığı daha çok alevlendirmek isteyen gizli eller hiçbir mensubiyeti olmayan insanları da öldürerek kirli emellerine ulaşmaya çalışıyorlardı.
Bu dördüncü, beşinci taraf, yani bir örgüt ya da cemiyet adına hareket etmeyenler bazen kan davasından dolayı, bazen kadın-kız davasından, kimi zaman ticaret, tarla-mera davası ya da çekememezlikten dolayı hedefe koydukları insanları öldür(t)erek birbirine hısım olan PKK, Hizbullah ya da Menzil gruplarının hanesine cinayet olarak yazdırıyorlardı.