Hıristiyanlıkta çarmıh teolojisinin şiddeti meşrulaştırmada temel rol oynadığı yadsınamaz. Tanrı, “geride kalan insanların maslahatı için” Oğlu’nu çarmıhta hem de acılar içinde öldürüyor ise Hıristiyanlıkta “maslahat için” hangi şiddet usullerine kapı açıldığını tahmin etmek zor olmasa gerek.
Aslında Hıristiyanlıkta başka hiçbir şiddet çağrısı, çağrışımı olmasa dahi “Oğlunu çarmıha geren bir tanrı inancı” başlı başına şiddeti vazgeçirmenin vazgeçilmezi kılar. İnsanları inançlarından, düşüncelerinden, duruş ve tutumlarından vazgeçirmek için şiddet en mak(b)ul yol ve yöntem olur. Nitekim Hıristiyanlık yayılsın diye diğer inançlara mensup insanlar üzerinde şiddetin her türü ve her dozu uygulanmıştır.
“Bir yanağına tokat vurulduğunda diğer yanağını çevir”diyerek sevgi ve hoşgörü dini olduğunu pazarlayan Hıristiyanların Dini metinleri acaba ne diyor?
Hıristiyanlık gerçekten de bu hoşgörüye sahip mi? İncil/ler bu konuda ne söylüyor bakalım:
“Yeryüzüne barış getirmeye geldiğimi sanmayın! Ben barış değil kılıç getirmeye geldim.”[1]Bu, savaş anında sıcağı sıcağına söylense anlaşılır bir durum, ama genel amacı ifade edince artık kimse barıştan söz edemez.
Yine Luka 22: 36-38’de olduğu gibi, “kılıcı olmayan abasını satıp kılıç alsın” barışçıl, hoşgörü amaçlı bir söylem olmasa gerek.
Bizler peygamberlerin ve İsa’nın as sevgi ve hoşgörü sahibi olduklarından kuşku duymuyoruz, ama bizim değil, Hristiyanların makbul gördükleri dini metinlerinin, kutsal kitaplarının ve sözüm ona ‘İsa’ların ne dediğine bakılır.
Sevgi ve barış elçisi İsa AS’a isnat edilen bir kıssada “incir bulamadığı için öfkelenip incir ağacına lanet etmesi, tekmelemesi” nasıl bir hoşgörü olduğunu açıklamak bana düşmez. Biz İsa as için böyle düşünmeyiz. Hiçbir peygamber midesi için masum bir ağaca, hayvana, insana lanet etmez, etmemiştir. Ama kutsal metinleri bizim gibi söylemiyorsa burada suç bizde olmasa gerek. Neticede inanç, düşünce, eylem/amel ve tavırları Kutsal metin belirler.