15 Temmuz akşamı Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ), ABD’nin emriyle ülkemizi işgal girişiminde bulundu. Sık sık söylediğimiz gibi 15 Temmuz yalnızca bir darbe teşebbüsü değil; hedefi, amacı ve aldığı talimatı işgal olan ihanet idi.
Olaya sadece darbe gözüyle bakınca bugün kimi ailelerde gördüğümüz feveranı duyarız, “Oğlum/kızım darbeye kalkışmadı ki…” ya da “Eşim/babam o gece evdeydi…” gibi.
Öncelikle bu ailelerin, 1. Derecede yakınlarının Fetullahçı Terör Örgütü ile birlikte hareket etmelerinden dolayı kahrolduklarını biliyoruz. Çünkü pek çok ebeveynin, “Keşke çocuğumuz o geceden bir gün önce öleydi de bunları yaşamayaydık” dediğini duyduk.
Bu aileler bana yazıyorlar, “FETÖ’nün böyle olduğunu bilseydik, ölür de çocuğumuzu teslim etmezdik” diyorlar ki doğrudur. Lakin bu aileler hukuk önünde suçlu olmasa da bu işte veballeri de yok değil.
Çocukları FETÖ’nün okuluna, dershanesine göndermek sorun değil ancak çocuklar bu vesileyle FETÖ’nün sohbetlerine katılıyordu. Bu süreçte çocuğunuzun gün be gün sizden uzaklaştığını, ailesinden utandığını, bilahare ailelerini Müslüman görmemeye başladıklarını fark edebilirdiniz.
Ben de yıllar önce çocuğumu FETÖ dershanesine göndermiştim. Ancak çocuğum bana, “dershane dışında sohbetlere çağrılıyoruz ve bu konuda tehdit ve dayatmada bulunuyorlar” dedikten sonra sanırım ikinci keresinde dershaneyi basmak zorunda kalmıştım.