Bir insanın hakiki FETÖ'cü olabilmesi için her şeyden önce ve F. G. için her şeyden daha önemli olarak kabul edilen birinci ilkeye iman etmesi ve hayatının her anında bu ilkeye uyması, bunu uygulaması şarttır. FETÖ'nün akaide/imana taalluk eden konularda da evvela o ilke vazgeçilmezdir.
Yalan.
Yalan söylemek FETÖ için imandan daha önemlidir. Çünkü yalan söylemeden kendinizi, inancınızı, amacınızı kısacası örgüte dair hiçbir şeyi gizleyemezsiniz. Bu yüzden FETÖ'nün en temel ve en öncelikli şartı yalan söylemektir.
FETÖ ibadetten daha değerli olan iman konusunda son derece pervasız ve ahlaksızca yalana başvuruyor. İmanını inkâr ediyor, kutsala küfrediyor, davasına hakaret ediyor, yeter ki kim olduğunu, neci ve neyin peşinde olduğunu gizleyebilsin.
FETÖ bazen hedefteki insana iftira atıyor, bazen o insanın çoluk çocuğuna şeytanın düşünmediği iftiraları atmaktan zerre kadar kaçınmıyor. Yeter ki cemaatine! bu iftiralarla bir fayda temin etsin. (Bu satırların sahibi de 2015'ten beridir yakını bildiği bir iki kişi tarafından itibar kaybına uğrayayım diye yalan ve iftiralara hedef olmuştur. Bunu ilerde isim vererek yazacağım.)
FETÖ'de yalan imandan önce gelince yalanlara başvurarak algı oluşturmak FETÖ için kolaylaşıyor. Herhangi bir konuda gerçeği yalana, yalanı gerçeğe dönüştürebiliyor. Kur'an buna “hakkı batılla bulandırmak” diyor. Bakara Suresi 42. Ayet-i Kerime: “Ve lâ telbisûl hakka bil bâtılı ve tektumûl hakka ve entum ta'lemûn/Bile bile gerçeği batılla bulayıp hakkı gizlemeyin.” diyor. Diyor da FETÖ'nün umurunda mı?