Hatırlarsınız,
FETÖ’nün Sayın Erdoğan ve AK Parti iktidarına karşı giriştiği ilk büyük operasyonu idi. Bütün teamülleri, müsamahaları, iyi niyetleri, hayra yormaları bir kenara atacak kadar açık bir operasyon idi.
Türkiye, 14 Temmuz 2011 yazında tam da akan kan durur diye beklediğimiz dönemde önce Silvan baskınında 13 şehit haberiyle sarsıldı. Sonra Ramazan ayı boyunca baskın ve çatışmaların yoğunlaşması ile oluk oluk kan aktı. PKK’nın 1300 kayıp verdiği 2011 yazı biterken, 13 Eylül 2011’de MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın KCK Avrupa sorumluları ile Oslo’da yaptıkları görüşmenin ses kayıtları internet sitelerinde yayınlandı.
Dağlıca baskını ile 23 askerimizin şehit olmasını müteakip meydana gelen Van depremi üzerinden hükûmeti yıpratmak için içerden birileri PKK ile iş birliği yapmıştı. PKK ile Van depreminde hükûmetin oldukça başarılı çalışmalarını sabote etmek isteyenlerin FETÖ olduğunu sonradan öğrendik.
Dönemin başbakanı Başkan Recep Tayyip Erdoğan’ın 26 Kasım 2011 günü gerçekleşen başarılı ameliyatından sonra Türkiye’de olumlu bir hava oluşmuştu. Sağlığı her gün biraz daha iyiye giden Başkan Erdoğan çalışmalarına sağlıklı ve zinde başlamıştı.
21 Aralık’ta TBMM’de bütçe görüşmelerinin tümü üzerinde konuşmalar yapılıyordu. Hükûmet adına Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın yaptığı konuşmada mealen “Kürt kardeşlerimizin yasal, makul bütün talepleri helaldir, hem de annelerinin ak sütü gibi helaldir” demişti. Ancak Türkiye’nin huzurundan huzuru kaçanlar boş durmuyorlardı. İçerdeki hainlerle birlikte başımıza belalar açmaya yeminli idiler. Çünkü her saldırı bizi biraz daha sendeleyecek, her sendeleme devrilmemizi daha da kolaylaştırıp yakınlaştıracaktı.