Yazı dizimizin ilk iki bölümünde Ak Partiye yönelik ALGI mühendisliklerine karşı hem Genel Merkez hem de bölgedeki Ak Partililerin ne kadar pasif, hatta kibirli ve "nasıl olsa bir önceki seçimde aldığımız oy oranının çok da altına düşmeyiz"ci zihniyet yüzünden sınıfta kaldıklarını belirtmiştik.
Şimdi bazı olayları hatırlayarak yazı dizimize daha sade ve spesifik konularla devam edelim.
2014'ün Yaz aylarından itibaren başlayan ve gittikçe gerginlik katsayısını arttıran Kobani Süreci Kürtlerde ulus-millet bilincinin pekişmesine vesile oldu. İŞİD'in Kobani saldırılarında sergilediği vahşetin açtığı gedikte Kürtler iki ayda ulus/çuluk ile ilgili eksikliğini gördü. Bu ciddi bir hadiseydi. ABD’nin besleyip büyüttüğü İŞİD’in hesabında olmadığı halde yine ABD’nin emriyle ansızın Kürt Bölgesi (Rojava) Kobani’ye saldırması ve akabinde gelişen olaylar Kürtlerde milli şuur boşluğunu ortaya koydu. Bu, Kürtlerde inanılmaz bir sarsıntıya yol açtı ve belki de son yüzyılda ilk kez bütün Kürtler sınırlarının dışındaki bir olaya aynı ses tonuyla tepki gösterdi.
İŞİD’in Kobani saldırısının Ak Partiye maliyeti üzerinde de durmak lazım. Enerji hattı için yeni harita planlarına sahip olan Batı, İŞİD’i Kobani’ye yönlendirirken aynı zamanda Türkiye için de bir plana sahipti. O plan şuydu: