Pakistan bu sefer Anayasa mahkemesi ile başbakanını yedi. Pakistan başbakanı Navaz Şerif görevden uzaklaştırıldı. Bu haber bana geçtiğimiz ay Arap ve Amerikan basınında “Pakistan bu haliyle çok bedeller öder” yazılarını hatırlattı. Sanki Pakistan ayrıldığı günden beri bedel ödemiyormuş gibi.
Pakistan Anayasa Mahkemesi Navaz Şerif'e “Ömür boyu siyasi yasaklı” cezası da vererek başbakanlık görevinden aldı.
Durun, hatırladım. Sizlerle çok önceleri yapılan bir röportajı yorumlayalım. Bakalım bizde ve Pakistan'da neler oluyor/du?
Fransız İhtilali'nin başarılı olması için önce Kraliyet ve Kilise mensupları çeşitli iftira ve kumpaslarla halkın gözünden düşürülmeliydi. Yoksa ihtilal ile ilgili bugün konuşacaklarımızın hiçbiri söz konusu olmayabilirdi. Bu yüzden ihtilal sürecinde türlü türlü yalanlar, kumpaslar, oyunlar sergilendi:
“Kraliçe Marie Antoniette adına devrin ünlü bir kuyumcusuna iri elmaslardan oluşan bir gerdanlık siparişi verildi. Kuyumcu bu siparişi hazırlayıp Kraliçe'ye götürdü; ama Kraliçe doğal olarak gerdanlığı kabul etmedi ve para ödemedi. Fakat buna rağmen olay, kraliçenin parayı çarçur ettiği şeklinde bütün basında yer aldı. Devrin kardinaline, durumu izah etmek isteyen Kraliçe adına; adamlarımız tarafından genelev olarak işletilen şehrin bir otelinde randevu verildi. Otele gelen Kardinale bir fahişe Kraliçe olarak tanıtıldı ve fahişe ile Kardinal bütün basında yer aldı. Böylece hem Kraliyet Ailesi, hem de en yüksek kilise makamı yıpratılmış oluyordu…”
Aynı zamanda büyük medya patronları olan küresel güçler ‘kontrollerinden çıkan siyasetçileri' toplamsal linçe tabi tuttukta sonra istifa etmek zorunda bırakmışlardır. Türkiye'de 28 Şubat tam olarak böyle bir operasyondu: