Ankara Cumhuriyet Savcılığı 10 Ekim günü DAEŞ’ın Ankara’da gerçekleştirdiği saldırının “seçimleri erteletmek ve kaos çıkartmak” amacı taşıdığını açıkladı.
Bunu anlamak mümkün ve (DAEŞ’in çok ortaklı şirket olduğunu unutmadan) DAEŞ için Türkiye ciddi bir tehdit oluşturduğunu anlıyoruz. İnançlarımızın sağlamlığı, insanlarımızın bilincinin daha yüksek olması, propagandalarının Türkiye tarafından etkisizleştirilmesi, diğer ülkelerle beraber hareket etmesi vs. Burada anormallik yok, anormal olan bizim bir kısım medya ve kinci analistlerimizin aylar önceden olası erken seçimlerle ilgili söyledikleridir.
Şöyle 3-4 ay gerilere gidip o cenahın gazetelerinde
yazdıklarına, televizyon kanallarında söylenenlere bakalım. Bakalım
ki Ankara Cumhuriyet Savcılığının Ankara katliamı ile ilgili
söyledikleriyle ilgili fotoğrafın bütününü görebilelim.
"Türkiye artık gittikçe tehlikeli bir sürece girdi,
dolayısıyla ‘Saray tarafından’ düşünülen erken seçimler
olamayacak."
Bir diğeri, "Türkiye gitmek zorunda kaldığı erken
seçimi yapamayacak..."
En akıllıları, "Türkiye erken seçim istese de olaylar
öyle artacak ki, öyle kan akacak ki seçim bile
yapılamayacak" diyordu.
Şimdi birileri “biz Erdoğan’dan, Erdoğan’ın toplumu kutuplaştırmasından, barışı zedelemesinden dolayı bu endişeyi dile getiriyorduk” diyebilir. Merak etmeyin bu konuyu da aşağıda irdeleyeceğiz.
Evet, çok kan aktı, çok öldük. Ancak unutmamamız gereken bir şey
daha var:
Türkiye bu kanlı ve acı süreçleri daha önce de yaşamıştı. Ankara
saldırısında ölen vatandaşlarımızın sayısının fazla olması dışında
benzer çok ağır saldırıları hem dünya hem de ülkemiz olarak çok
yaşadık.
1989-1996 yılları arasında 1 Cumhurbaşkanlığı, 2 milletvekilliği, 2 de Yerel seçim yapılmıştı. 5 seçimin yapıldığı o 6 yılda dağlardaki çatışmalar dışında günde 20-30 insanımız sokak ortasında katlediliyordu. İşte o yıllarda kimse seçimlerin yapılamayacağını aklından geçirmemişti. Kaldı ki 4 aydan beridir "seçimleryapılamayacak" dendiğinde henüz Ankara Saldırısı falan da yoktu ve koalisyon arayışları devam ediyordu. Bu yüzden bizimkilerin, “seçimler yapılamayacak” kehanetinin! menbaına inmememiz gerek.