Doğruları yazmak, doğruları doğru yazmak daima birilerini rahatsız eder, gerçi eğri de yazsanız rahatsızlık kaçınılmazdır. Birilerinin özellikle siyasi alanını daraltıcı yazılar doğru olsun olmasın rahatsızlık verir.
Bir önceki yazımdan sonra bana “Hocam, Sur konusunu neden bu kadar işliyorsunuz” diyenler olduğu gibi “Biraz abartmıyor musunuz” diyeni de çıktı.
Yadırgamıyorum, bilmeyeni mazur görüyoruz. Değerlendirmelerimiz olduğumuz yer ile direkt alakalıdır. Yaşayanı bilir, koklayanı, teneffüs edeni bilir. Geçmişle şimdi yaşanılanı karşılaştıran (tezekkür) bilir, yaşanılanın gelecekle ilgili hesaplarını düşünenler (tedebbür) bilir.
Bölgenin, milletin, ümmetin geleceğini ilgilendiren boyutlar taşıyan sorunları konuştuk. Birkaç yazı halinde yayınlayacağımız röportajlarımızın ilkine başlıyoruz.
Sur ailelerine katkılarını esirgemeyen Av. Muhammet Şerif Aydın’ın dediği gibi “Sur ilçesinde bugün sokağa çıkma yasağının 58. günü. Geçen 58 gün boyunca ilçenin büyük bir kısmı harabeye döndü. Onbinlerce vatandaş büyük maddi imkânsızlıklarla evlerini terk etti...”
Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy “4.600 aile, 24.400 kişi Sur’dan ayrıldı” dedi ve“Bu aileleri, ihtiyaçlarını, sorunlarını tespit ediyor, hiçbir ailenin ihmale gelmelerini istemiyoruz” demişti. Gel de bu durumda olan şehirden bu kadar söz etme, hem de ne değerli bir şehir? Sayın başbakan Ahmet Davutoğlu’nun“Şehirlerin Mürşidi Diyarbekir.”
İslami STK’larla beraber harıl harıl Sur aileleri için çabalayan Alaattin Parlak’ı dinleyelim:
“Sur, insanın nefes aldığı, tarih kokan, medeniyetin bütün izlerini taşıyan, insanın kendinden bir parça bulduğu, insanın uğramayınca kendisinden bir şeylerin eksik olarak gördüğü, özlenen, kendisini özleten, neden bana uğramadın? İnsan sevdiğine gelmez mi? diye sitem eden, 5. Hareme-i Şerif Ulu Cami, Sahabelerin kokusunun geldiği muazzam bir yerleşim yeridir. Sur insanın kendisidir. İç içesiniz. Aldığınız nefes, daraldığınızda sizi ferahlatan, insan kokan, aslında sur denince kendinizi tarif ediyorsunuzdur.”
Dedim ya, bilmeyince mazur görürüz samimi olarak soranları. Bilmediğiniz başkaca şeyler de var, “Sur muhacirleri” ne haldeler, ne bekler, ne isterler?
Bunu da Ak Parti Büyükşehir Belediye Meclis Sözcüsü Ahmet Öcal yanıtladı:
“Bu ailelerimizin maddi kayıplarını telafi edeceğiz inşaallah, lakin ilgiyi, sıcaklığı, mağduriyetlerinin gereğince bilinmesi ve kavranmasını isterler ki bu haklarıdır”diyor Sayın Öcal.“Bu aşamada devlet en bonkör, en şefkatli, en özgürlükçü, en demokrat yüzünü göstermeli ki yıllarca uğradığımız kaybı telafi edebilelim” diye ekledi Sayın Öcal.
Soruyorum, bu aileler için ne yapıldı diye, benzer cevaplar alıyorum ve kadir şinaslık yapıyorlar. “Allah razı olsun, Kurumlar, STK’lar, kimi belediyeler yardım için adeta yarışıyorlar… Sur’dan göç eden ailelere yönelik nakdi, gıda, battaniye, giyecek, ısıtıcı vb. yardım çalışmaları yapıyoruz.”
Bu yardımların son derece önemli olduğunu belirten Alaattin Parlak “Barınma, iş imkânı, eğitimdeki aksaklıkların giderilmesi, psikolojik destek” gibi konuların ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı.