Yıllardır siyaseti yakından takip eden biriyim, geçmişte yerelde aktif siyaset yapmışlığımız var, yani anlatacağım konu ile direkt alakalıyım.
Türkiye’de “en kolay yapılacak işler” sıralamasında sokak tatlısı (halka tatlısı) satıcılığından önce siyaset yapmak gelir. Bu “önce”lik hem sayısal anlamda hem de kolaylık anlamında anlaşılırsa meramımızı tam ifade etmiş oluruz.
Neden sokak tatlısı dediğimiz netleşsin mi?
Malumunuz Türkiye’de gelir elde etme konusunda “beleşçi” bir yaklaşımımız var. Ülkede vergi vermemek suretiyle daha çok kazanma alışkanlığı oldukça yaygın, yaygınlık bir tarafa, “Devlet malı deniz, yemeyen keriz” ahlaksızlığı bu ülkenin başkentinin beton duvarlarını aşarak sokaklarımıza yayıldı. Dolayısıyla memlekette “iş(i) çevirme” çok kolaydı. Lakin sokak tatlısı satmak o kadar kolay değildi. Bu iş için en azından satıcının tatlıyı taşıyacak bir tepsiye ve tüketicinin de o tatlıyı tutması için satıcının hazırladığı kâğıt parçasına ihtiyaç vardı. Peki, siyaset yapmak için?
Evet kimi süreçlerde siyaset yapmak için hiçbir şeye ihtiyaç yok.
İlkokul mezunu bir vatandaşın yanında nüfus cüzdanı var ise üyelikten başlayarak mahalle temsilciliğine, oradan il-ilçe ana kademe yönetim kurullarına kadar bütün birimlerde görev alması mümkündür.