Yine bir Dünya Kupası hayal oldu... Aslında bunların olacağı yıllar öncesinden belliydi. Futbolumuzda üretilen ve hayata geçirilen tüm makro politikalarımız yanlış olunca, bu son kaçınılmaz olur. Düşünebiliyor musunuz; bizim sıradan bir şehrimiz kadar nüfusu olan İzlanda'ya, iki maçta da yeniliyoruz. Üstelik dün gece ortaya koyduğumuz futbola baktığımızda acımız daha da büyüyor.
Önce Lucescu ile başlayalım; asla İzlanda'yı iyi analiz etmemiş. Elinde Serdar Aziz gibi uzun boylu, kafa hakimiyeti çok iyi olan bir oyuncu var ama kadroya bile almıyorsun. Ve ikinci yarı 2-0 mağlupken oyuna alman gereken son adam Ozan Tufan'ken maalesef onu alıyorsun. Emre Mor, hareketlilik getiriyor ama iş işten geçmiş... Yusuf Yazıcı'yı ikinci yarıda oyuna almayıp, neyi kovaladığını bir türlü anlayamıyorum. Düşünebiliyor musunuz neredeyse yakaladığımız pozisyon yok. Hele hele yediğimiz üçüncü gole bakın. Böyle golü köy takımları bile yemez. Ve aslında bütün trajedi maç yayını esnasında yaşandı. 70 yaşındaki cezalı Lucescu tribünde, Türk futbolunun makro sorunlarını gündeme getirmeye çalışan, sonra susan, sonra tekrar dayanamayıp konuşmaya çalışan bir Yılmaz Vural var televizyonda. Türkiye'nin en büyük sosyal faaliyeti olan futbolu bu hale getirenlerden hesap sorulmalıdır. Bu hesabı futbol adamları ya da basın soramaz... Bu hesap devlet tarafından sorulmalıdır.