Galatasaray tıpkı geçen yılki gibi son dakikada yediği golle puan kaybetti.
Takımda çok ciddi coşku ve istek problemi var. İlk yarıda oyunun mutlak hakimiydiler. Her ne kadar fazla pozisyon üretmeseler de tempoyu yükseltemeseler de oyuna hakim oldular.
Burada tabii Konyaspor'un çağ dışı futbol anlayışı da önemli.
Hani kalenin önüne kamyonu çekmek gibi bir deyim vardır ya, işte öyle yaptılar.
Seri ve Nzonzi, Fernando ve Ndiaye'den fazlası ne, bilemiyorum. Emre Mor yine eski Emre Mor. Müthiş yetenekleri var ama futbol oyununu ve pas zamanlamasını hala öğrenemedi.
Galatasaray'da topla mesafe kat eden bir tek Babel var. Diagne, hep söyledik asla ama asla Galatasaray için büyük hedeflerin santrforu değil. İkinci yarı Galatasaray, Konyaspor ceza alanına çöktü, art arda goller kaçırdı ve nihayet Babel'in şutunda Konyaspor kalecisi kontrpiyede kalınca Galatasaray aradığı golü buldu.
Konya golü yedi, hücum etmeyi düşündü ve Galatasaray'da Seri de yaptığı sorumsuzca hareketle kırmızıyı gördüğünde maçın tüm hakimiyeti Konyaspor'a geçti. Bu dakikadan sonra Konya geldi, Galatasaray savundu.
Aslında Konyaspor geldiği bu dakikalarda pozisyon falan bulamadı ama futbol öyle bir oyun ki 90+6'da top bilardo topu gibi gider gelir, biri de vuru verir.
Nitekim öyle oldu ve Konyaspor hak etmediği bir beraberlik aldı. Ne oyun olarak hak ettiler ne de mantalite olarak...
Hakem Mete Kalkavan VAR yardımıyla Seri'yi atmakta yüzde 100 haklı... Ama maçın hemen başında Diagne'nin kolla top temasında penaltıyı vermeliydi.
Veremedi, VAR da kendisine hiç yardımcı olmadı.