Maçın başında tüm Beşiktaşlılar hem mutlu, hem umutluydular. 1-1'lik skor, kalite olarak kendilerinden nispeten düşük bir takım ve coşkulu bir taraftar... İşte maç bu duygularla başladı. Maç bir başladı, ne gördük dersiniz? Harika bir Beşiktaş... Top sürekli kontrolünde, rakip kafayı kaldıramıyor, sağdan geliyorlar, soldan geliyorlar. Coşku dakikalar geçtikçe artıyordu ki Aboubakar'ın golü geldi. Sağdan Talisca getirdi ve Aboubakar'ın kafasına al da at denecek harika bir orta yaptı ve Beşiktaş maçın hemen başında öne geçti. Bu gol coşkuyu artırdığı gibi Beşiktaş'ın oyun kalitesini de artırdı.
Az sonra ikinci gol geldi. Bu kez sağdan Quaresma girdi, ortaya çıkarttı ve dün gecenin yıldızı Babel, düzeltti vurdu ve Beşiktaş için artık her şey mükemmeldi.
Tur gelmiş gibi görünüyordu ki o kabus dolu ilk yarının son 15 dakikası geldi. Olympiakos ender ataklarından birinde soldan indi, orta geldi ve Elyounoussi uçan voleyle jeneriklik bir gol attı. Hadi dedik, futbolda böyle şeyler olur! Beşiktaş'ta biraz tedirginlik başladı ama yine de birçok şey kontrol altındaydı ama bir kişi hariç: O da Aboubakar. Son derece sorumsuz, takımına ihanet edercesine devrenin bitimine dakikalar kala gitti rakibe kafa attı ve kendini oyundan attırdı. Düşünebiliyor musunuz?