<p>Çok değil, geçen hafta pazartesi günü yazdığım köşe yazımın bir bölümü aynen şöyleydi:</p> <p>“Nissan Qasqhai: 2.080 oy alarak 4. Sırada yer aldı. 7 aday arasında şansı var mıydı? Evet, -geçen 2 yıl boyunca başarısız olduğu için gönderilen eski Genel Müdür Emre Doğueri ve Kurumsal İletişim Müdürü doğru düzgün iletişim yapsaydı- bence vardı. Ama her ikisi de kendi konfor alanındaki gazetecilerle “sözde iletişim” yaparak, diğerlerini yok sayarak farklı bir iletişim yolunu tercih ettikleri için ektiklerini biçtiler. Eski Genel Müdür bu nedenle gönderilmişti! Kurumsal İletişim Müdürü de daha önce çalıştığı ODD’de sadece “raporlama” yaptığından “iletişim stajına” ne yazık ki Nissan Türkiye’de başlamıştı! Bu nedenle onun da bir suçu yok aslında. Onu “hatır gönül” bu göreve getirenler düşünmeli. Ama olan Nissan Türkiye’nin iletişimine oluyor. İçi boş bir kibir ve şişirilmiş egoyla doğru bir iletişimin yapılamayacağı aşikar.<br /> Bu konularda yazabilen tek gazeteci olarak meslektaşlarımdan çok geri bildirim alıyorum. Meğer bir ben değilmişim Nissan iletişim departmanıyla, sorun yaşayan. Otomotiv gazetecilerinin yüzde 80’i benzer sıkıntıları yaşıyormuş. Nissan Kurumsal İletişim departmanı otomotiv gazetecilerinin yüzde 50’sinin adını bile bilmiyormuş. Oysa Nissan Türkiye’nin içinde otomotiv basını ile iletişimi çok daha iyi yapabilecek, pozitif çalışanları var. Neyse ki Nissan Türkiye’nin Kurumsal İletişimcisine onun konfor alanındaki “gazeteci dostları” yeni mecralar, yeni başlangıçlar için iş arıyormuş. Markalara tavsiye ediyorlarmış. Umarım herkesin gönlüne göre bir çözüm bulunur. Neyse sonuçta Qashqai iletişimsizliğin kurbanı oldu. Nissan’ın aldığı puan ve dördüncülük bence yeni genel müdür ve pazarlama iletişimi departmanına yazar. Onların bu süreçteki iletişim başarısı denilebilir.”</p> <p>İşte bu yazının “eski deyişle” daha mürekkebi kurumadan cumartesi sabahı Nissan Türkiye’den bülten geldi. Nissan Kurumsal İletişim Müdürü Saadet Alpagut işten çıkartıldı ve yerine de Nissan’da Pazarlama İletişim Müdürü Umut Kır, Kurumsal İletişim Müdürü oldu. Benim “iletişimsizliğini” daha doğrusu “kötü iletişim tarzını” eleştirdiğim eski İletişim Müdürü ile kibarca söylemle “yollar ayrıldı”. Nissan Türkiye’de 2 sene önce “liyakat”a bakılmadan, hatır-gönül ilişkileriyle getirilen eski Genel Müdür ve eski Kurumsal İletişim Müdürü ile aynı gerekçelerle, yani “başarısızlıkları” nedeniyle işlerine son verilmiş oldu. Bu durumları bilen bir gazeteci olarak ben hiç şaşırmadım. Beklediğim bir sondu. Nissan Türkiye’ye bu başarısızlıklara son vermek için getirilen Lübnanlı Genel Müdür Charbel Abi Ghanem düğmeye basmıştı. Geçen haftaki yazımda “Oysa Nissan Türkiye’nin içinde otomotiv basını ile iletişimi çok daha iyi yapabilecek, pozitif çalışanları var.” şeklinde yazdığım gibi liyakata uygun bir çözüm bulundu. Pazarlama İletişiminde çalışan Umut Kır Kurumsal İletişim Müdürlüğü’ne getirildi. Daha önce otomotiv ağırlıklı PR şirketi olan Message İletişim’de ve Toyota Türkiye’de İletişim departmanında çalışan Kır, “liyakata uygun” bir şekilde şimdi hak ettiği koltuğa oturmuş oldu. Nissan Türkiye’de tıpkı eski genel müdür gibi “başarısız bir iş” çıkartan eski İletişim Müdürü Saadet Alpago’ya da yazımda vurguladığım gibi “vefalı” dostları elbirliğiyle iş buldu. Alpago, yeni bir oluşum olan Renault Group Türkiye’nin Kurumsal İletişim Direktörü oldu. Ne büyük bir tesadüf ki; Nissan’ın da, Renault Group’un da PR şirketleri aynı. “İşe göre insan mı, yoksa insana göre iş mi?” prensibiyle hareket edildi mi bilemiyorum? Kır’a da; Alpago’ya da yeni görevlerinde başarılar diliyorum.</p> <p>Bu arada Renault’nun Türkiye’ye yönelik “Yeni Atılım” planının koordinasyonunu yönetmek üzere yüzde yüz Renault iştiraki olarak yapılanan Renault Group Otomotiv AŞ’nin henüz ne yapacağını, çalışmalarını, hedeflerini ne yazık ki henüz öğrenemedik. Çünkü bu yapının başına CEO olarak getirilen Hakan Doğu ile bir yılı aşkın bir süredir otomotiv gazetecileri olarak bir araya gelemedik. Gerçi bu yılın başında bir basın buluşması gerçekleşecekti ama o da kötü bir “iletişim kazası”na kurban gitti. Hem Oyak Renault’nun, hem de Renault Group’un CEO’su olan Hakan Doğu otomotiv sektöründe yurtdışı ve yurtiçinde çok değerli görevlerde bulunmuş bir yönetici. Sektörün tüm dinamiklerini yakından takip eden önemli bir isim. Umarım bu yeni yapılanmayla, bir türlü sağlıklı bir şekilde yürütemedikleri “iletişim işini” de yola koyarlar. Otomotiv gazetecilerinin böylesine değerli bir otomotiv yöneticisiyle bunca zaman buluşamaması ve hala Renault Group’un ne olduğunu tam olarak bilememesi bence büyük eksiklik… </p> <p>Neyse, liyakatla başladık, liyakatla bitirelim. Eğer bir işe “layık olduğunuz için” yani liyakatla giriyorsanız asıl değerli ve kalıcı olan odur. Değilse eninde sonunda foyanız ortaya çıkar. Bir de şu sıralarda çok sevdiğim bir söz var; Kurt kışı geçirir ama, yediği ayazı unutmazmış… </p> <p> </p> <p> </p> <p> </p>