32 ülkenin katılımıyla 14 Haziranda başlayan ve 32 gün süren FIFA Dünya Kupası heyecanı Fransa’nın şampiyonluğuyla sona erdi. ‘Her canlı için, ölüm bir derstir’ anlayışına sadık kalmak gibi, futbolda en büyük şampiyonun belirlendiği 64 mücadele öncesi ve sonrasında yaşananlardan gerekli mesajlar çıkarılmalı ki, insanları uyutan veya uyandıran (tamamen niyete bağlı) futbol oyunu değer kazanıp, böylelikle bizim yazdıklarımızda kayda değer bulunsun. Dünya futbolundan bizim oltamıza neler takıldı? Öyle ise, ‘Haydi vira bismillah…’ diyelim…
FRANSA…
Son Avrupa Şampiyonluğunu finalde kaybeden Fransa, Dünya Kupasına ulaşarak, adeta Avrupa Şampiyonası final rövanşını elde etmiş oldu. Fransa’nın başarısını sıra dışı kılan, Brezilya, Portekiz, Almanya gibi takımların favori gösterildiği Kupa’da 20 yıl duyulan özlemdi. Bu demek oluyor ki, kaybedilen Avrupa finaline rağmen, kaybederken nasıl kazanabileceğini iyi analiz etmek, diğer ifadeyle ‘Hedefe kilitlenmek, başarıyı da beraberinde getirir’ manasına gelir…
HIRVATİSTAN…
Fransa ile final oynama başarısı gösteren Hırvatistan’ın Dünya Kupası bir o kadar ilginç. Grubunu namağlup bitiren Hırvatistan, üst turlarda oynadığı Danimarka, Rusya ve İngiltere maçlarını, uzatma dakikalarında kazanması dikkat çekici. Hırvatistan’ın Real Madrid’de forma giyen 32 yaşındaki Luka Modric’in 7 maçta 2 gol 1 asistle turnuvanın en iyi oyuncusu seçilmesi, dikkat çeken diğer ayrıntı. Bu demek oluyor ki, bu ülkenin nüfusuyla başarısı göz önüne alındığında, nicelik değil niteliğin önemi daha iyi anlamaktayız. Bu tablo bana, sözde sportif başarısızlığın önüne geçmek için sporcu yetenek avına çıkan, ülkemizdeki ‘işgüzarları’ hatırlattı…