Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu görevine başladı. Eski Bakan Osman Aşkın Bak’tan görevi devralırken yaptığı açıklamayı hatırlayalım; ‘Büyük sorumluluk gerektiren bu şerefli vazifeye bendenizi layık gören Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a şükranlarımı arz ederim…’ Görev şerefli, vazife büyük ise, gereklilik yapılmalı. Bu süreçte bize düşen ne? Gerek gazetecilik gerekse uzman/idareci/yönetici, 25 yılı aktif sporun içinde yer alan Ahmet Gülümseyen olarak, edindiğimiz tecrübe ve tespitleri vatandaşın yararına olacak şekilde, gazetemizin bu köşesinden, ilgili Bakanlık yetkilerine zaman zaman aktarımlarda bulunmak, uygulanıldığının takipçiliğini yapmak olacak, inşallah...
SPOR POLİTİKAMIZ NASIL OLMALI?
‘Türkiye’nin spor politikası…’ yok diye, her defasında eleştirilir. Politika dediğiniz sadece sözde, sadece skorda olmamalı. Vatandaşın yararına olacak şekilde, hayatın her anında ortaya koyulmalı. Bireysel olarak alacağımız karar, çizeceğimiz çerçeveyle mümkün olmayacağını bilmeliyiz. Önemli olan o çerçevenin içerisini ‘layıkıyla’ doldurabilmek. Bunun için ise ‘ekibin’ iyi olması gerek. Burada takım olabilmenin önemi ortaya çıkıyor. Liyakat, ehliyet ve sadakat. Bu sadece sözde değil, uygulamada da olmalı. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi bu yolu açmıştır. Bakandan sonra Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile, Sayın Hamza Yerlikaya ve Sayın Sinan Aksu Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Yardımcılığına atandı. Bu demek oluyor ki istenilen atama ve terfiler ‘bürokrasiye’ takılıp, zaman ‘aşımına’ uğramadan gerçekleşebilmekte. Geriye kalan ‘İcraat…İcraat.. İcraat…’ Bunu da yetkiyi Cumhurbaşkanımızdan alanlar yapacak. Buna en canlı somut örnek, Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı ve ‘Asrın Güreşçisi’ lakaplı eski milli sporcu Hamza Yerlikaya’nın önceki gün sarfettiği ‘Anadolu’nun farklı illerine, ilçelerine gidip bir tomografi çektik ve yol haritası belirledik.’ Sayın Hamzaoğlu gerek sporcu gerekse Başkan ve Yönetici olarak yıllardır sporun içerisinde. Bu demek oluyor ki, sadece bilgi sahibi olmamız yetmiyor, bilginin ‘sadakası’ olan paylaşım ve uygulamasını da gerçekleştirme zorunluluğumuz var. Nitekim Yerlikaya’nın ‘Tesislerimizde sporcu yetişmiyor…’ sözleri, ne demek istediğimizi anlaşılmasını kolaylaştırıyor. Siz eğer herkesin aktif olarak hareket ve egzersiz yapmaya teşvik eder, tesislerin doluluk oranını artırırsanız, sporcu yetiştirme hedefinize ‘ilk/önemli’ adımınızı da atmış olursunuz. Gençlik ve Spor Bakanı Yardımcılığına getirilen Sinan Aksu’nun, önceki dönemlerde Gençlik Hizmetleri Genel Müdürlüğü görevlerinde bulunması, gençliği tanıma açısından önem taşımakta. Bu bilgiler bize helva yapmak için ‘Yağ var, un ve şeker var…’ sözünü hatırlattı. Ustalar ve malzemeler hazır ise, iş icraata kaldı demek. Bunu da ‘kamu’ görevi üstlenen kendileri ve benzer görevde bulunan herkesten bekliyoruz…
BELEDİYELER SPORUN NERESİNDE?..
Hedef kitlemiz halkın hareket etmesini, egzersiz yapmasını sağlamak ise, bu hususta görev merkezi ve yerel yönetimlere düşmekte. Halkının sağlık ve güvenliği, dahası huzur ve refahını düşünmek isteyen yönetici/idareciler bu görevlerini ne denli yerine getirmekte. İşte size canlı bir örnek; ‘Bahçelievler Belediyesi kendi bütçe ve imkânlarıyla ilçeye 5 Çok Amaçlı Spor Kompleksi, 4 Semt Havuzu ve 7 adet Spor Salonu kazandırmış.’ Peki, hiç havuzu olmayan ilçe belediyelere ne demeli! Hareket ve egzersiz yapması için vatandaşına tesis kazandıran Bahçelievler Belediye Başkanı Sayın Osman Develioğlu ve ekibini alkışlarken, ilçesinde hiçbir spor tesis kazandırmayan başkan ve çalışma arkadaşlarını kendi hallerine mi bırakmalı? Bizim yapmamız gereken yapıcı sorgulamak ise, Başta Bakanımız ve Yardımcıları olmak üzere bu ve benzeri konuları masaya yatırmaları gerekmektedir. Gençlere her defasında şu öneride bulunuyoruz; ‘Geleceğinizi karşınızdaki kişinin iki dudağı arasında aramayın. Kendi işinizi/sektörünüzü oluşturun ve harekete/üretime geçin. Şahsınız ve ülkemizin buna ihtiyacı var…’