Bugün günlerden Cuma. Bu mübarek günün ‘hikmet’ ve ‘bereketi’ üzerimize olsun inşallah. Dua ile başladık yazımıza, bereketlensin diye. Dün olduğu gibi bugün de ‘içtenlikle’ yazmak istedik ki, duygu ve düşüncelerimiz yüreklere kadar ulaşsın. İçinde yer aldığımız süreçte yaşananlar dünyevi ve uhrevi bir özellik taşıyan olaylara şahit olmaktayız. Diğer bir ifadeyle ‘bugün’ yaşananlar yarının’ da habercisi, yani ektiğimizi biçeceğimiz bir zaman diliminin yansıması. O işleyen zamanda, Müslüman kul olarak varlığımızın teminat Allah-u Teala’nın emirleri, Peygamber Efendimizin (s.a.v.) sünnetidir. Yaşımız ne olursa olsun, bunu ancak ’yaşayarak’ gerçekleştirebiliriz…
BAYAN VOLEYBOLCULARIN YENİLGİSİ
NASIL KAZANCA DÖNÜŞTÜ
Dünyanın en ‘genç’ nüfusuna sahibiz sözüyle bizler övünürken, belli bir anlayışı (batıl) temsil edenler çarkı, övünç duyduğumuz gençliği ‘spor’ altında kendine benzetme veya ‘öğütme’ peşinde var güçleriyle çalışmaktadır. Spor aracılığıyla vermek istediğiniz ‘mesajı’, istediğiniz ‘ideolojik’ anlayışı o gençliğe, en ince damarlarına kadar ‘enjekte’ edebilirsiniz. İşte o vakit zamana bağlı olarak aşama, aşama işlemeye başlar, ‘plan’ ve ‘projeler’. Gerek milli gerekse manevi yönden Müslüman kimliğimizle bağdaşmayan birçok spor branşıyla birlikte. Bu spor branşlarını cinsiyet, yer, mekân, zaman, ekonomi ve daha birçok açıdan uygulamaya koyulduğunu görmekteyiz. Bayan veya erkek, fark etmiyor. Sporcunun giydiği kıyafet, sporun yapıldığı mekân, yapılan sporun karma (kızlı-erkekli) yapılması gibi Allah’ın emirlerine aykırı ‘olabilecek’ uygulamalar, bir süre sonra ‘sıradanmış’ gibi gelmeye, işleyen süreç ‘manevi’ yıkımı da adeta tetiklemeye başlar. Bugün bayan voleybol takımı Dünya Şampiyonası’ndan elenmese yazılı ve görsel basında daha çok yer alacak, izlenmeye devam edecekti. Buna bağlı olarak çocuk ve gençleri bu kılık-kıyafet açısından ‘rezalet’ başta olmak üzere, adı geçen ‘bu branşın yaygınlaşma’ sürecine katılımı gösterecektir.