Bir kurum gözünüzün önüne getirin, gerçekleştirdiği etkinliklerle birey ve toplumları bulunduğu konumdan ‘sıyrılmasına’ yardımcı olarak, onları sosyal bir sürecin içerisine sokacak. Bir kurum düşünün, vatandaşının spor aracılığıyla fiziksel ve ruhsal rahatlığını düşünecek. Ve bir ülke düşününki, yönetildiği kanunları uygulamaya sokarak sağlıklı bir neslin yetişmesine ön ayak olacak. Kanunlar, yasalar, yönetmelikler açık ve netken, içinde bulunulan sürecin belirsizliğini tetikleyen nedenler sonuca da yansıyor; Uygulamaya koyulmayan sözlü ve yazılı vaatler. Devletle birlikte bu süreci işletecek en önemli kurum belediyeler. Evet, bir kurum vurgusu yapıldığında, halka en yakın yerel yönetimler. Sağlıklı veya sağlıksız, engelli veya engelsiz, tüm vatandaşların en yakınında yer alması gereken, vatandaşa götürülecek her türlü hizmetin görev alanına giren bu kurumların işlevselliği, kime veya neye göre, nasıl karşılık buluyor? Özellikle, yaklaşan belediye seçimlerinde, her seçim bölgesinde şimdilerde önem taşıyan ‘Yerel yönetimlerden halk ne kadar memnun?’ sorusu. Kimsenin çok fazla bir şey istediği de yok, aslında! İcraatlar eksik yapılınca, yapılanlarda sanki ‘ekstra’ gibi gösterilmeye çalışıyor. Bu tür konuları örneklendirerek yol aldığımızda, hadiselerin ehemmiyeti daha iyi anlaşılmış olacak, sanırım!..
‘İNSANI YAŞAT Kİ, DEVLET YAŞASIN’
Seçim kampanyalarıyla ‘Aşı olmayana aş, işi olmayana iş…’ sloganıyla iddialı giren siyasetçilerin, her defasında kaybettiğini bilmeyenimiz yoktur. Bundan da, vatandaşın günlük yaşantısının neyle ‘iştigal’ oluyor ise, seçim gelip çattığında da sandığa o yansıyor. Konumuz gereği, halk diliyle ‘engelli’ konumundaki özel vatandaşlarımızın, belediyelerin ‘sosyal’ anlayışının bir karşılığı olarak yararlandıkları hizmetler, netice hakkında da önemli ipuçları vermekte engelli vatandaşın yönetimlerden beklentisi, hayatını kaliteli şekilde sürdürebilme şartları...