İnsanoğlu dünyaya geldiğin ilk günden itibaren hayatını sürdürme mücadelesi içerisinde kendini bulur. Her çocuğun dünyaya gelirken ağlaması bu nedenle olabilir mi, diye düşünmeden edemiyoruz! Sağlık-hastalık, gençlik-yaşlılık, varlık-yokluk bitmez tükenmez hayat mücadelesi. İnananlar için, bu mücadele ‘kaderin’ bir parçası olduğu için, şükür ve hamd sığınılacak liman olmakta. Varlığın sürdürülmesi, gayret ve çabayı gerektirir. Bu çabayı sarf ederken, yanınızda birilerinin yanınızda yer almasını hesaba katarsınız. Sizi anlayıp, elinizden tutup imkân sağlayanların ‘rehberliği’ zor olanın kolaylaşmasını, imkânsız gibi görülen engellerin üstesinden gelmesine vesile olur. Tüm mesele bunun kim yapacağı, en zor gözüken ise sizin içinde yer aldığını sürece başkalarının sizin gibi bakabilmesi. Hal böyle olunca etrafınızda hep iyileri ararsınız. Üstad Necip Fazıl Kısakürek’in ‘Anladım işi, sanat Allah’ı aramakmış; Marifet bu, gerisi yalnız çelik-çomakmış…’ mısralarında değindiği gibi, yaşananların ‘kaderin’ bir parçası olduğu şuuruna erişmediğimiz takdirde, bu...