Değerli büyüğümüz Hasan Karakaya Ağabeyimizi, yaşayan her canlının bir gün gideceği yere, ebediyete uğurladık…
Onunla tanışmak, onunla birlikte olmanın üzerimde bıraktığı hak, sadece birkaç yazı ile anlatılması, mümkün değil biliyorum…
Hakkın bize çoktur Hocam! Senden o kadar çok ‘değer’ öğrendik ki sen bizim için bildiğini paylaşan-öğreten bir Hoca,
Yaşantındaki değerleri bizlerle paylaştıkça, sevgi ve ilgini gördükçe, insani boyutlarıyla da bize Abilik yaptın…
*
Ölümden kaçış yok, çünkü yeniden diriliştir…. Yüce Yaratan’ın bizlere verdiği emaneti teslim etmektir…
Her canlı ölümü tadacak ama, ebediyette Peygamberimize komşu olma adına kutsal topraklarda ölümü tatmak kim istemez ki!...
Ölümün güzelliği geldiğinde, kutsal topraklarda ruhunu teslim ederek, Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un kabristanının yanında toprak olmayı kimler arzulamaz ki!..
*
Ali İhsan Karahasanoğlu Ağabeyimizin ‘Ölürken bile en güzel, en sert cevabı verdi’ başlıklı yazısında dile getirdiği gibi…
‘Mekke’de tavafını yapmış. Bir Safa’ya bir Merve’ye koşmuş.
Sa’yini ve umresini tamamlamış. Medine’ye gelmiş ve Hz. Peygamber’in makamını ziyaret etmiş. Ve sonrasında..
O belde de hayata gözlerini yummuş.. Böyle güzel bir son. Kaç kişiye layık olur...’
Kişinin nasıl yaşarsa öyle öleceğini, örnek alınacak hayatınla bizlere özetliyordun Hasan Hocam!..
*
Yol arkadaşlığı, samimiyetin ne demek olduğunu, birlikte olduğun ve ebediyete göç ettiğin topraklarda…
Cumhurbaşkanımızın Suudi Arabistan ziyaretini yarıda keserek, senle birlikte yurda dönmesi…
Başbakanımızla birlikte Hasan Abinin cenazesinde saf tutup,
Hasan Hocamızın tabutuna cenaze arabasına kadar omuz vermesi…
Ülkemizin değerleri, Başbakan ve Cumhurbaşkanımızın mezarına toprak atıp, Bakara suresinden bir bölüm okuması…
Bu dünya da sadece yol arkadaşı değil, samimi bir dost olmanın gerekliliğini bizlere göstermene…
Nasıl kelimeler kâfi gelsin ki Hasan Ağabey!..