Futbol ‘yıldızı’ Cristiano Ronaldo, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla, tüm dünyanın dikkatini bir kez daha Suriyeli çocuklar üzerine çekti. ‘Save the Children’ destekçisi Portekizli oyuncu, savaşın kanlı yüzünü iliklerine kadar hisseden Suriye’nin Doğu Guta bölgesindeki sivillerin sesini, anlamlı kampanya/medya aracılığıyla duyurmaya çalışıyor. Portekizli oyuncunun bu örnek davranışı, sporumuzda ismi ‘profesyonelliğe’ çıkmış ama, insani açıdan ‘amatör lük’ pençesinden kurtulamayan ‘anlayışa’ örnek olmasını temenni ediyor ve ekliyoruz; Acılara ‘merhem’ olmak, sahip olunan vicdanlarımızı daha fazla ‘karartmama’ adına inandığımızı söylemek/yazmak/okumak yetmez, tıpkı Ronaldo gibi düşünceyi harekete geçirmek gibi zorunluluğumuz var...
KENAN SOFUOĞLU VE TÜRK SPORU...
Milli motosikletçimiz Kenan Sofuoğlu, sezon bittiğinde yarış kariyerini tamamlayacağı açıklamasını yaptı. Hayatını milli ve manevi değerleriyle harmanlayıp, adını spor ile duyuran Sofuoğlu’nun her söylem ve eylemi, örnek kimliğinin yansıması. Hal böyle olunca da, pistlerin yıldızının uzun yıllar Türk Sporuna hizmetleri bulunması kaçınılmaz oluyor. Gelecekle ilgili planlarına değinirken, son açıklamasında sporu kariyerinin 20. Yılında tamamlayacağını ve hayalinin Formüle 1’e sporcu yetiştirmek olduğunu belirtmiş. İyi birer sporcu olmanın sırrı, sadece yarışmalarda elde edilen dereceyle sınırlı değil. Sahip olunan adamlık/kişilik de, sportif başarılar kadar önemli. Kendisine yol gösterecek birilerinin olmamasının sıkıntısını çektiğini dillendiren Sofuoğlu ‘Toprak yetenek olarak benden daha üstün’ açıklaması, Sofuoğlu’nun açık sözlülüğünün de göstergesi. Bu demek oluyor ki, bugüne kadar Türk Sporunun Kenan Sofuoğlu’na ihtiyacı vardı, bundan sonra da sporumuz yeni yıldızlarının ona ihtiyacı olacak. ‘Gelecek, bir gün gelecek...’ adına, ne demeli; Durmak yok, yola devam, inşallah...
SIRAYA GİRMİŞ SALDIRIYORLAR...
Doğru sözün özünde, benimseme veya hazımsızlık vardır. Zaman, zaman ‘Kime/neye göre doğru, kime/neye göre yanlış?’ sorusu devreye girer. Bu geri dönüşüm hayata bakış açısı/tarzıyla bağlantılı. Sözün doğrusunu telaffuz etmek ve yaşamak için rehberimiz Kur’an-ı Kerim ve Peygamberimizin hayatı olmalı. Sporu araç olarak kullanıp, ülke insanının ezikliğine neden olacak hal ve hareket mimarlarının ‘oyununu’ bozmak gazetecik anlayışımızın önemli aşamasını teşkil ediyor. Bayanın güreşmesi, voleybol oynatılması, buzda kaydırılması, halter ve jimnastik gibi branşlarındaki ‘performans’ ağırlıklı spor aktiviteleri, kimi/niçin rahatsız eder ki? Bu uygulama ruhsal ve bedensel açıdan bayanın/kadının öz ‘kimliğine’ zarar veriyor ise, ilk rahatsızlık duyan biz oluruz. Gerekçelerimizi bu satırlara ‘defalarca’ yansıttık. Halen anlaşılmakta ısrarcılık var ise, düşüncelerimizi paylaşmaya devam edeceğiz, inşallah! Bilinmesi gereken en ‘can’ alıcı konu ise, batıl/hain düşüncenin ürünü ‘oyununun’ kıskacına alınmak istenen saf/temiz/iyi niyetli ‘anlayışın’ yanında olabilmek. Oyunun içindeki ‘oyunu’ gördükçe, rahatsız olmamak mümkün değil ki. Âhiret günü Allah’a hesap vermek varken, yaptıklarımızdan rahatsız olanların böyle bir kaygısı yoksa, doğru olmayan söylem ve eylem karşısında sesiz kalmak gibi ‘acizlik’ göstermemiz mümkün değil. Cenab-ı Hak (cc) Şuara Sûresi 89. Ayetin de meâlen şöyle buyuyor; “İnsanların dirilteceği gün ve Allah’a temiz bir kalple gelenleri malında çocukların da fayda vermeyeceği gün beni mahcup etme!” Allah (cc) rızasını kazanma adına, güzel ülkemin değerli insanlarına sevgi ve muhabbet beslemek, bizi biz yapan değerlerin başında geliyor. Bu muhabbetle, aydınlık yarınlara gölge edecek ‘anlayışla’ mücadele etmeye devam inşallah. Evet; ‘Biz sebebiz, zafer ise Allah’a aittir...’