Süper Lig başladı. Ligin zirvesine gözünü dikmiş Fenerbahçe, Galatasaray ve Beşiktaş’ın galip geldiği ilk haftada, Trabzonspor’un Medipol Başakşehir yenilgisini, doğrusu garipsedik. Ligin daha henüz başı, rakip güçlüydü… gibi gerekçeleri, yıllarca şampiyonluk özlemi çeken bir Kulüp için kabul etme ‘lüksümüz’ olmaz. Geçmiş yıllarda örneklerine bakıldığında, ‘Nasıl başlarsak, öyle devam eder’ anlayışı daha tutarlı yaklaşım. Peki, bu sonucu doğuran en önemli etken, Trabzonspor Kulübünün yönetim şeklinden başka bir karşılık bulmuyor. Geleceğe emin bakabilmek için bu ‘zafiyetin’ kaynağı/açılımını yapmak geliyor…
BAŞAKŞEHİR YENİLGİSİ…
Bu açılımı ilk 90 dakikayı ‘yüzeysel’ yorumlamayla başlayalım. Trabzonspor kadar, Başakşehir takımı açısından da ligin ilk maçıydı. Bırakalım ‘5-6 hafta sonra gerçek gücümüzü ortaya koyarız’ klasik laflarını. Bordo-mavili ekip kadar, ev sahibi takım da kadro yapısı bakımından uyum sorunu yaşayabilirdi ama, öyle olmadı. Savunmada istenileni veremez, üstüne üstlük takım oyunundan daha çok bireysel becerilerle gol yollarına etkili olmaya çalışırsanız, bu kural takım sporları gibi bir branşta uygulamanız mümkün değil. Her ne kadar teknik direktörlük başarısı tartışılsa da, Ünal Karaman hoca Türk futboluna uzun yıllarını vermiş bir isim. Diğer takımlar ve geçen sezon Süper Lig’de misafir olan Karabük’ü çalıştırırken, Başakşehir’i yakinen tanıyor olması, önlem almasını gerektiriyordu. Karamsar değil, gerçekçi olmak gerek. ‘Sahada kaç tane oyuncudan verim alındı?’ sorusuna cevap, 2-3 isimden öteye geçmiyor. Takım sahada yoktu, diyemeyiz ama, ne garip ki ileriye dönük herhangi bir umudun ışığı da olmadılar! Ne zaman ve nasıl bu heyecan yakalanır sorusunun net bir cevap bulmak çok güç. Sezonun daha ilk maçı olmasına rağmen futbolcuların isteksiz oluşu, özellikle duran toplarda oyuncuların paylaşım hataları, bizlerin olumsuzluğa iten en önemli nedenlerdi. Peki daha başka?..
Trabzonspor’un mali durumu, bordo-mavili ekibin yeni sezon transfer yapmamasının önünde en büyük etkendi. Başakşehir karşısındaki ilk on bir de sahada sadece 2 yeni oyuncu vardı. Peki, daha önce yapıldı ne oldu? Koca bir hiç. Akıllı transfer yapılmasından daha çok, yapılmaması daha hayırlı olarak haberlere yansıyor. İşte buna sadece iki örnek. Bir Kulüp düşünün daha önce çalıştırdığı ismi (Ersun Yanal’ı) üçüncü defa takımın başına getiriyor. Anlaşamadığı gibi de gönderiyor ve resmi internet sitesinden de ‘Ersun Yanal ve yardımcılarına toplamda 11 milyon 553 bin liralık tazminat tutarı tek seferde ve peşin olarak ödendi....’ açıklamasını yapıyor. Trabzonspor eski teknik direktörü Yanal ise Kulübüne cevaben “Hukukun üstünlüğünü vurguladığımız bugünlerde sözleşmemizde yer alan hak edişimizi vermeyen kulüp için yargının vermiş olduğu kararı tartışmayı yersiz ve anlamsız buluyorum…” Kim haklı, kim haksız konusunda, ödenen para ve mahkeme kararlarıyla karşılık buluyor. Benzer bir durum ‘Eski futbolcuları Aykut Demir’e ödenen 9 milyon 780 bin lira tazminat…’ Peki, Aykut Demir’i takımda görmek istemeyen ve gönderen kişi kim? Ersun Yanal olabilir mi? Alan memnun olsa da, böyle bir durumdan en çok zarar gören, tabii ki kasanından 20 milyon lira çıkan Trabzonspor Kulübü.
ŞEHİT EREN BÜLBÜL TRİBÜNDE