Mübarek Kurban Bayramını, manevi coşkusu ile idrak ediyoruz. Dünya’yı kasıp kavuran Müslümanlara karşı İslam düşmanlığı, bayramın hüzünlü geçmesine neden olsa da, bizi yoktan var eden, kudret ve kelam sahibi yüce Allah’a (c.c.) hamd ve şükretmeyi kendimize bir borç biliyoruz. İbadet ve dualarımızı ona göre yapmaya çalışıyoruz. Rabbim kabul eylesin inşallah...
Evet, Bayramın bugün dördüncü günü. İlk günün heyecanı ile eş, dost, akraba ziyaretleri devam ediyor. Büyüklerin elleri öpülerek hayır duaları alınırken, küçüklere karşı içimizde taşıdığımız sevgi, anlamlı ortamlarda ayrı bir mana kazandırıyor. Tabii biz bunları söylerken, işimizin gereği spor gündemini de takip durumdayız. Hal böyle olunca da ‘Tok açın halinden ne anlar…’ sözü bir anda geliyor aklımıza...
Bayram, bayram diyor, bir kez daha sesli düşünüyorum da… Sadece benim değil, İslam’a, Müslümanların dini değerlerine önem veren tüm herkes için Kurban Bayramı dört gün. Bakıyoruz, Süper Ligin altıncı hafta maç programına, bayram-seyran demeden maşallah maçlar tıkır tıkır oynanıyor. Şu mübarek günlerde, sanki maç oynatmak büyük bir marifetmişçesine.
Yine sesli düşünmeden edemiyorum. Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Sayın Yıldırım Demirören ve ekibi, onların sağ kolu futbol kulüplerin temsil edildiği Kulüpler Birliği’nin haline-sessizliğine ne dersiniz! Herkesin ailesi, eşi, dostu, arkadaşı, akrabası var. Futbolcu, teknik direktör, sağlıkçı, malzemeci, seyirci. Kısaca takımının başarısı için yanında olan herkes. Onların Dini Bayramlarını adam gibi idrak etmeye hakkı yok mu? Siz, ey futbol yöneten yetkililer, siz bunu nasıl düşünmüyorsunuz. Yoksa sizin aklınızı da mı birileri çeliyor, başkalarının fikirleriyle mi işini yol aldırmaya çalışıyorsunuz!...