‘Engelli çocuklar, toplumun beklentileri seviyesinde performans gösteremedikleriiçin, yaşadıkları çevreye uyumda güçlük çekerler. Çeşitli şekillerde gösterdikleri uyumbozuklukları, üzerinde uğraştıkları sosyal ve akademik ödevlerde çeşitli başarısızlıklar yaşamalarına sebep olur. Fakat engellilerin sahip oldukları potansiyelin tamamını kullanabilmeleri için başarıyı tatmaları gerekmektedir. Dikkatlice planlanmış sosyal, sportif etkinlik programları başarıyı tatmalarına yardımcı olur. Aynı zamanda bu tür programların sahip olduğu birçok tabii özellik, engelli çocukların çevreye olan uyumlarının sağlanmasında daha gerçekçi tedavi veya rehabilitasyon stratejileri olarak kullanılabilir…’
AVRUPA’DAN SONRA DÜNYA
Yazımızın giriş görümünde yer alan ‘Engelli bireylerin sporla nasıl bir kazanım sağlayacağını..’ konusunu, Batman Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okulunun 2.Uluslararası Engelliler ve Beden Eğitimi ve Spor Kongre Kitapçığından alıntı yaptık. Amacımız, ‘engellik ve spor’ konusundaki kişisel görüşümüzü, bilim ile desteklemek. Her olayın bir sebep ve sonuç ilişkisi olduğu gibi, bugünkü yazımızda yer alan engellilerin sporla elde ettikleri başarı konusunun ayrıntısını, Dünya Şampiyonası maçlarını sürdüren Ampute Milli Takımı’mız oluşturdu. Biz bu yazıyı yazdığımızda, spor basınımızda Fenerbahçe-Galatasaray derbisinde öncesi ve sonrasındaki futbol dışı olaylar konuşuluyor ve tartışılıyor. Oysaki konuşulması ve yazılması gereken, Ampute Futbol Dünya Kupası Rusya’yı 5-1 yenerek adını yarı finale yazdıran Milli Takımımız olmalıydı…
DESTANSI BİR HAYAT
İçinde bulunduğumuz süreçte, sahasındaki mücadelenin ruhsuz kaldığından dolayı, futbolun sadece adı profesyonel olarak anılmaya başlandı. Bu olumsuzluğu ortadan kaldıran ve kendilerini Avrupa Şampiyonluğundan tanıdığımız Ampute Milli Takım oyuncularımız şimdi Dünya Şampiyonasında övünç kaynağımız oldu. Başarı süreçlerinin ana kaynağı, ay-yıldızlı futbolcuların kendi ifadeleriyle, futbolu ‘yaşam tarzı’, şampiyonluğu ‘alın teri’ ve amputeyi ‘aile’ olarak görmeleri. Türkiye adına destan yazan Milli oyuncularımızın, futbol oyun kurallarında ‘Oyuncuların bir ayağı ampute (bir kısmı) olmamalı’ yazıldığı gibi kalmaması gerektiğini algılamış olmalılar ki, spor/futbol onların, adeta kesik olan bacağı oldu. Vatani görevi yaparken mayına basarak, trafik kazasında, doğuştan, havale geçirdiğinden, saman makinesi kaptırılan veya inşaat yıkımında kepçenin altında kaldığı için kaybedilen bacak. Her birinin dramatik bir hikâye, inanç ve azmin zaferi sonrasında, şimdilerde apayrı destansı bir coşkuya dönüşmüş durumda…
BEŞ BÜYÜKLER NEREDE?