Ahmet Gülümseyen Yeni Akit Gazetesi

Engelli sporuna akademik yaklaşımın önemi

İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsin. Ya nice okumaktır’ dersini veriyor Yunus Emre. Şanlı bir geçmişimiz, tarihe övünülecek bir iz bırakan ecdadın mirasçıları olarak, neden halen...

21 Mayıs 2017 | 61 okunma

İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir. Sen kendini bilmezsin. Ya nice okumaktır’ dersini veriyor Yunus Emre. Şanlı bir geçmişimiz, tarihe övünülecek bir iz bırakan ecdadın mirasçıları olarak, neden halen doğruyu yanlış, batıl anlayışta aramak gibi çağdışı uygulamanın içerisinde alıyoruz, anlamak inanın çok güç. Bu yaklaşımımızın hayatın her aşamasında olduğu gibi, engelli vatandaşlarımıza sunulan hizmetin boyutunda da böyle. Madem cehaleti ilimin keskin kılıcıyla ortadan kaldırma imkânımız var, öyle ise çalışma ve yaklaşımımızda tutarlılık sergilemek için, ilimle donanım ve gelişim kadar, akademik çalışmalara da önem vermek gibi zorunluluğumuz var. Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Hüseyin Kırımoğlu hocamıza, engelliler konusundaki akademik çalışmasını bizlerle paylaştığı için teşekkür borcumuzu iletelim. Paylaşımdan da görüyoruz ki, engellilere yönelik yapılmış çalışmalar olduğu gibi, özellikle yetişecek eleman-personel eksiklerinin tamamlanması durumunda (Üniversitelerin Spor Bölümlerinde Engellilere Yönelik Fakülteler açılması gibi) toplumun en seçkin ve özel çocukların kazanımına büyük katkı sağlanacaktır;  

ÜLKEMİZDEKİ ÇALIŞMALAR 

“Üniversitelerin genel işlevleri göz önüne alındığında, ‘eğitim-öğretim, temel bilimsel araştırmalar ve toplum hizmetleri olmak üzere üç grupta toplandığı’ ifade edilmektedir (Guruz et all. 1994; Dogramaci, 2000; Erdem, 2002). Üniversitelerin bu işlevlerini yerine getirmesinde, en önemli sorumluluklar akademisyenlere-özellikle yönetimsel görevleri olanlara düşmektedir...” “Yurtdışındaki tarihi süreç açısından değerlendirildiğinde, uyarlanmış fiziksel aktivitelere ilişkin araştırma ve öğretim uygulamalarının ABD’deki tarihçesi dört evrede incelenebilir. Bunlar; 1900-1920 arası Kültür Fizik ve Öğretim, 1920-1950 arası Uyarlanmış Spor ve Korektifler (düzelticiler), 1950-1980 arası Uyarlanmış Beden Eğitimi ve 1980 yılı ve sonrası Uyarlanmış Fiziksel Aktivitedir (Wessel ve Dummer, 1999)...” “Ülkemiz açısından yetersizliğe sahip bireylere yönelik uygulamalar için politika belirleme, yasal mevzuatı ve kurumsal yapıyı oluşturma faaliyetlerinin 1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren yoğunlaştığı bildirilmektedir (Sisman, 2011). Fiziksel aktivitelerin rehabilite ve tedavi edici etkisi, engelli bireylerde fiziksel, zihinsel, duygusal ve sosyal gelişim aracı olarak (Ozturk, 2014) tüm yönlerin geliştirilmesinde etkili bir araçtır. Başka bir ifade ile beden eğitimi ve sporun,  engeli olan bireyleri fiziksel, psikolojik ve sosyal açıdan geliştirdiği ve de toplum içine kaynaşmalarını kolaylaştırdığı (Savucu and Bicer, 2009) ifade edilmektedir...” “Çocuk bedensel ve ruhsal kuvvetler (düşünce, duygu, irade gibi) bakımından bir bütün olarak ele alınmalı ve her yönü dengeli olarak eğitilmelidir (Ergun and Ozdas, 1997).

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
UNICEF, Filistin’i unutup, gözünü Türk çocuklarının sporuna dikti! 22 Kasım 2024 | 39 Okunma Trabzonspor’un imdadına Milli Takım yetişti 20 Kasım 2024 | 133 Okunma Futbol oynayamayacak olan Ömer ve İsrail vahşetinin suç ortakları… 17 Kasım 2024 | 34 Okunma Çocuklarına spor yaptıran/ yaptıracak annelere mektup (2) 15 Kasım 2024 | 148 Okunma UEFA ve yandaşı İsrail lobisine Beşiktaş ‘masada’ kaybetmemeli!. 13 Kasım 2024 | 190 Okunma