Dünyadaki tüm imkânlar, adeta emrimize âmâde. Buna rağmen kendi kendimize “Biz dünyadaki varoluş gayemizin ne kadar farkındayız acaba?” sorusunu sorma gereksinimi duyuyoruz. Gündüz-gece, sıcak-soğuk, yaz-kış, sağlık-hastalık şeklinde o kadar mükemmel bir denge var ki, şükür ve hamd etmeden duramıyor insan. Madem, insanoğlu yaratılmışların en şerefli, onurlusu, varlığımızın gerekliliğini de yerine getirmek durumundayız! Bu sorumluluğumuzun en öncelikli olanı, Peygamber Efendimizin buyurduğu “Sizden birisi kendisi için sevdiğini istediğini, din kardeşi için de sevmedikçe istemedikçe, gerçek kâmil mümin olamaz” sözüne nail olmak. İçinde yer aldığımız imtihanı ailemiz, akrabalarımız, mahallemizdeki komşularımız, çalışma ortamı, kısacası günlük hayat akışımızın farklı aşama-süreçlerin de vermekteyiz…
Dünya yüzündeki serüvende, özel gereksinimli (engelli) bireyler önemli bir yer tutmaktadır. Ülke nüfusunun %12-13’ü özel gereksinimli (engelli), aile bireyleri ve yakın akrabalarda birlikte, ortama 25-30 milyon bireyin sürece dahil olması demek....