Sporun sadece futbolla, futbola merakınız-desteğinizin sadece bir takımın başarısı ile sınırlı olmaması gerektiğinin önemine, sıkça bu ‘köşede’ vurgu yapmaktayız.
Tuttuğunuz takım her ne kadar Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor olsa da, spora yakınlığınız ‘fanatiklik’ kimliğinden çıkmadığı sürece, sıkıntınız devam ediyor demektir.
Nedir bu sıkıntıyı gerektirecek haller? Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’ne vedası, Beşiktaş’ın Avrupa Ligi sürprizi... Oldu mu şimdi, yani! Fenerbahçe’nin Avrupa Ligi Gruplarından çıkması, ne kadar hüzne gark olan gönüllere su serper!
Takımlarımızın elde ettiği sonuçlar, futbolumuzun ‘bireysel’ yenilgisi ile bağdaştıra dursun, kimse kimseye ‘kanmasın’, süreç tamamen dünün devamı niteliğinde.
Vazgeçilmeli artık acındırma edebiyatından. Bugün içinde yaşadıklarımız, dünün devamı niteliğinde. Siz ne verirseniz, onu alırsınız... Neyi düşünürseniz, onu yaşarsınız... Kısacası hiçbir olay sebepsiz değil.
Her hafta Süper Ligde lider değişiyor, takımları sonuca götüren golleri yabancı transferler, kısır bir performansla gerçekleştiriyor. Kısaca takım sporu tanımına uyan futbolda, bireysel hatalar, sonucu belirliyor...
Böyle bir durum söz konusu iken ‘Galatasaray ve Beşiktaş’ın Avrupa Liginde ne işi olabilir!’ diyesi geliyor insanın. ‘Bir sıçrar, iki sıçrar örnekleri ile neden çekirgeyi kahraman yapma gereği duyulur ki? Demek oluyor ki, yaşanan süreç ve gelişmeler gayet normal, garipsememek gerek!...
Öyle ise alışık olmalıyız artık, mevcut şartların vereceği sonuçlara. ‘Ne kadar ekmek, o kadar köfte’ örneğinin hatırlatmalarının önemi bir yere kadar olsa da...