İnsanımızın gerek ahlâkı gerekse dini inançlarıyla bağdaşmayan ‘Kadının güreşmesi!’ projesinin geldiği ve geleceğiyle ilgili süreç, vahim boyutlara doğru ilerliyor. Peki, bu süreçte kimlerin sorumlu olduğunu (Gençlik ve Spor Bakanlığı/Spor Genel Müdürlüğü ve Güreş Federasyonu ve bu üst mevkilerin altında görev yapan birimler/kulüpler/müdürlük yetkilileri) her defasında dillendirmeye gerek yoktur sanırım. Bizim tavsiyemiz, Müslüman Türk kadınının (minik, yıldız, genç, büyükler bu kategorinin içerisinde) gerek anatomik açıdan, gerekse milli ve manevi değerleriyle (Müslüman olmayan devşirme sporcuları bu kategoriden ayırabilirsiniz) bağdaşmayan kadın güreşi rezaletine bir an önce son verilmesi. Sahi sonlanmazsa ne olur? Neler olabileceğini, her defasında burada yazma niyetinde değiliz. Sadece ve sadece birkaç örnekleme/başlık yetecektir sanırım. “Kadınlar erkek hormonu salgılıyor, kadının yapısına uygun olmayan ağır spor branşları kısırlığa neden oluyor, Kur’an ve hadis-i şeriflerdeki ‘kapanma’ ile ilgili ayet ve hadisler, İslam oyunlarında kadın güreşçiler, Çanakkale ve minderde Türk kadını, peygamber ocağı ve plajlarda kadın güreşçiler yarıştı, İzmir Büyükşehir Belediyesi Kadın Güreş Takımını niçin kurdu ve kapattı vb.” Bugün bu ‘başlıklara’ bir yenilerinin eklenmesi için projeler üretilmeye devam ediyor. Kadın güreş ‘çarkı’ işletilmeye, kadının sözde güreştirilmeye çalışıldığı süreçte ikaz/uyarı/önerilerimiz bir yere kadar olunca her defasında; “Sözde dünya güzellik yarışmasında, haçlı anlayışın kürsüye çıkardığı 19 yaşındaki Keriman Halis için söylenen ‘Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa’nın, Hıristiyanlığın zaferini kutluyoruz. 1400 senedir dünya üzerinde hakimiyetini sürdüren İslamiyet artık bitmiştir. Onu Avrupa bitirmiştir…’ sözleri hatırlıyoruz. Yüksek sesle ‘Bitirin bu kadın güreşi ve benzeri spor branşları skandalı/rezaletini…’ haykırılırken, bakın o ahlaksızlık (çirkinlikler) halkalarına daha neler eklendi!..
YAŞAR DOĞU’DA KADIN
GÜREŞÇİLER…
Spor bilim adamlarımız, sporun içinde var olmuş ve başarılarıyla isimlerini Türk spor tarihine altın harflerle yazdıran başarılı sporcular için ‘Onların şahsiyetli kişilik ve sporcu olarak başarılarının hatırlanması için, turnuvalar düzenlenmesine ihtiyaçları yoktur. Onların ekol ve felsefesi anlaşılmalı ve anlatılmalıdır…’ vurgusu yaparlar. Bu önemli yaklaşım/vurgunun içerisinde Yaşar Doğu’nun ismi de yer alıyor. Bilimimizin değerlerine göre, güreşimizin şahsiyetleri içinde sembol sporcular; Koca Yusuf, Kurt Dereli, Yaşar Doğu’dur. Bugün gelinen noktaya baktığımda spor tarihinin içinin, modern sporun pençesiyle nasıl yok edildiğine (biz buna sporun hormonlaşması diyoruz) şahit olmaktayız. Buna bariz örnekte, pehlivanlar kispet giymeden önce abdest alır, iki rekât namaz kılarlar (ayrıntılı bilgi, akademik kaynaklarda mevcut). Ne ilginçtir ki, bu yıl 47’ncisi gerçekleşen Yaşar Doğu Turnuvası’na 35 ülkeden 300 kadın ve güreşçilerin katılımı gerçekleştirildi. İnsan düşünmüyor değil; ‘Kadın güreşçilerin, Türk sporunun önemli değeri Yaşar Doğu’nun ismini taşıyan bir turnuvada ne işi olabilir?’ Sorumuza ne tür cevap vereceğinizi tahmin eder gibiyim; ‘Güreşçilerin, Kazakistan’da yapılacak Dünya Şampiyonası ve Tokyo’da gerçekleştirilecek olimpiyatlarda seri başı olmaları için önem taşıyor…’ Anlayışın kaynağı batıl olunca, elbette ki ahlaksızlığın da bahanesi bulunacaktır. Kadınların; tıpkı Yaşar Doğu Turnuvası, Yunanistan’daki Uluslararası Cadet ve U-15 Şampiyonası, Türkiye Şampiyonası adı altında Bursa Mudanya Siemens Plajında (dikkat edin plaj) güreştirilmesi gibi…
Bu vesileyle Cuma günümüz bayram ve hayırlara vesile olsun inşallah…