Depremler, yangınlar, seller, savaşlar, akan kan ve gözyaşları. Dünya adeta ‘yörüngesinden’ çıkmış, meçhule doğru sürükleniyor. ‘Kendi sonunu kendisi hazırlamak’ anlayışını kabullenmek insanoğlunun işine gelmediği için, yaşananların sorumluluğunu dışarıya yükleme çabasında ‘debelenip’ duruyor. Bunun bir tek nedeni var, ‘aynanın karşısına’ geçmek yerine, işimize/menfaatimize nasıl geliyorsa öyle hareket etme takıntısı. Oysaki Allah (cc), Kur’an-ı Kerim’de buyuyor ki ‘Bilerek hakkı batıl ile karıştırmayın, hakkı gizlemeyin. Namazı kılın, zekâtı verin, rükû edenlerle beraber rükû edin” (Bakara Süresi). Allah’a kulluk görevimizi ‘askıya’ alıp, kapitalizmin (maddiyatın) girdabına sarıldığımız için, sonumuzu hazırlamaya tam gaz ilerliyoruz, Allah muhafaza. Bu süreçte spor da pek âlâ kullanılmaya devam ediliyor…
SPORU KULLANARAK
GERİDE ENKAZ BIRAKMAK
Sporda, toplumsal tükenişin kapsamı alanına sokulmuş durumda. Tıpkı sel, deprem, yangın benzeri afetler gibi, sporunda ‘ayarlarıyla’ oynayıp...