Modern sporun neticeleri alınmaya devam ediyor. Son örneği Vakıfbank Kadın Voleybol Takımın Dünya Şampiyonluğu. 10 Lig, 4 Avrupa 3 Dünya Şampiyonluğunu gördükten sonra, bu sonucun ne ilk son olmayacak gibi görülüyor. Madem devam eden süreç, bir o kadar kamuoyunu ilgilendiriyor, görüş beyan etmek gerek! Sportif manada ‘başarı’ olarak gözüken bu sonucun ‘Seyircinin spor seyir zevki mi, yoksa ülke tanıtımına katkı mı!’ Elbette ki herkes kendine göre farklı yorumlar sergileyecektir. Sergilenmesi gerek ise milli ve maneviyat içeren ortak değerler. Bu değerlerin kaynağı, Kur’an-ı Kerim, yüce kitabımızın en büyük tefsiri Hz. Peygamberimizin hayatı. Hz. Peygamber (s.a.v.) hadis-i şerifte ‘Dünya ahiretin tarlasıdır’ buyuruyor. Böyle bir durumda, dünya tarlasına ‘dikilen’ her bir tohumun, ebediyette ‘yararlı’ olması için, sürecin iyi analiz edilme zorunluluğu var. Bizim çalışma alanımızda bulunan ‘sporun’ maskesi altındaki gerçekleşen sürecin son örneği/halkası, Vakıfbank Kadın takımın Dünya Şampiyonluğu…
KİME GÖRE BAŞARILI?
İmam-ı Şafi'ye sordular: “Fitne zamanı hakkı tutanları nasıl anlarız?” Dedi ki: "Düşman okunu takip ediniz, o sizi hak ehline götürür." Kadının performans sporu başlığı altında, nasıl bir uçuruma sürüklendiğine şahit olduğumuz her bir gelişmede, İmam-ı Şafi’nin sözünü her defasında hatırlatmak kaçınılmaz oluyor. Kişisel başlayıp, toplumda ‘manevi’ çöküntüye neden olan süreçle ilgili son halka kadın voleybolcuların ‘sportif’ başarıları. İslami değerlerle örtüşmeyen bir uygulama kime, neye göre ‘başarı’ olarak değerlendirilecek. Kamu bankası Vakıfbank adı altında Müslüman Türk kadına uluslararası düzeyde mayo giydirip, yarıştırmak ve sonuçlarını başarı olarak alkışlamak hangi anlayışa hizmet olacağı ayan beyan ortada. Final oynayan takım oyuncuların baktığımızda, dört sporcu yabancı isimden (Robinson, Rasic, Zhu Ting, Slöetjes) oluşuyor. Milli ve yerli olmayan bir branşta, baş antrenörü ve çoğunluğu yerli olmayan bir oyuncular topluluğuyla elde edilen bu sonuca, kim, neden başarılı der, sorusunu tekrar tekrar, sormak gelmiyor içimizden! Sıkıntının kaynağı, ‘doğru’ bildiğimizi, hayata geçirememe cesaretsizliği…
TARİHE DÜŞÜLEN NOTLARA DİKKAT!
Yıl 1932. Belçika’da düzenlenen Dünya Güzellik Yarışması’nda K. Halis Ece ‹›Dünya Güzellik Kraliçesi›› seçiliyor. Seçim sonrası yarışma jürisi, “Sayın jüri üyeleri, bugün Avrupa’nın Hristiyanlığın zaferini kutluyoruz’ şeklindeki açıklama yapıyor.