Kudüs haçlı işgali altındayken, bana gülmek haramdır’ (Selahaddin Eyyubi)
Hristiyan veya Yahudi fark etmiyor. Küfür tek bir millet olmuş saldırıyor. Eğilmemek, dik durmak ve direnmek. Bölgenin, İslam Coğrafyasının masum insanları. zulüm ve küfrün karşında taş, sapan, ne buluyorlarsa şanlı direnişleriyle karşı koymaya çalışıyorlar. Sefalet altında, tutsak yaşamaktansa, Allah (cc) yolunda ölüp, şehitlik mertebesine ulaşmak onlar kadar, hepimizin en önemli hayali/hedefi olmalı…
Haçlı zihniyetin söz söyleme cüretini gördükçe, batılın karşısında, nasıl da ‘aciz/korkak’ hale gelmişiz. Yahudi camiasının haftalardır gündem oluşturduğu Kudüs’ü İsrail’in başkenti yapma hadisesi/hayali, bugün ayyuka çıkmış durumda. ABD Başkanı Donald Trump’ın İslam karşıtı kararı, kimi neden rahatsız edebilir? Hak ile batılın kıyamete kadar devam edeceği gerçeği şahit isek, bugüne kadar ki suskunluk neden? İnsanoğluna ‘ölüm’ farz kılınmış, madem ‘insanın kıyameti emanetini teslim ettiği gündür’ sözüne sadık isek, korku, kaçış nedendir!..
Evet, korkuyoruz! Çünkü, aciz, şuursuzluğun zirve yaptığı bir süreç yaşıyoruz! Zalime merhamet beslemek mi (!) Hak kitabının neresinde yazar, küfre saygı. Nefsimizin kölesi/tutsağı olup, bizleri yoktan var eden yücelerin yücesi Allah (cc) emirlerine riayet etmeyip, batılın pençesine düşme çabasındayız. Para, şan, şöhret ve nihâyetinde makam hırsı. Batının bizlere enjekte ettiği hastalığın pençesine sürüklenirken, yine batının uydurma reçetesinde çözüm aramak, öyle mi? Eyvahlar olsun…
Kimse bir başkasını değil, gaflet hastalığına kapılmayı normal sayıp, fiili eylemle değil de, sözle nasıl telafi ederim, hazırcılıktan beslenen sürece dahil olmakta. Son halka olarak Yahudi baronlarının Kudüs üzerindeki şeytani kararların sözcüsü Trump’ın açıklamasını protesto etmek. Karşı koymanın adresi, ne yazık ki, yine şeytanlaşan ülke Amerikan yapımı twitter, facebook ve diğer sosyal medya hesapları. Ne garip ki, ne garip. Sanal aleme takıldık, önce birbirimize, sonra davamıza yabancı olduk. Şimdi kutsal mekânımız Kudüs’ü yok sayma ‘şeytanlığını’ gösteriyorlar ise. Bir düşünelim, kimden, nasıl alıyorlar bu gücü/cüreti? Bizlerin bu süreçteki katkı payı nedir?..