Futbolumuzun iki temsilcisi bugün yazımızın konusu oldu. Avrupa Şampiyonası yolunda A Milli Futbol Takımımız ve milyonlarca futbolseverin desteklediği bir ekip konumundaki Galatasaray. Sarı-kırmızılı ekibin Olağan Mali Genel Kurulunda idari yönden Başkan Mustafa Cengiz ve yönetiminin ibraz edilmemesi ve futbolumuz Milli Takımının, Şenol Güneş yönetiminde üst üste ikinci maçından galibiyetle ayrılması, detaylandırılması gereken önemli başlıklar…
CUMHURBAŞKANININ SPOR SEVDASI
Cumhurbaşkanlığı sorumluluk ve sadakat isteyen bir makam. O makamda bulunup, o sorumluluğu üstelenenlerin ekonomi, spor, sanat, kültür ayırt etmeksizin, ülkenin temsil edildiği, yine ülkenin menfaatine/yararına olabilecek her yerde bulunması gereken bir merci. A Milli Futbol Takımının, Moldova ile yaptığı maçı tribünden izleyen, takımının galibiyetiyle birlikte, soyunma odasına gidip, başarıda emeği geçen herkesi tebrik eden Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı gördükten sonra yazmak, kaçınılmaz oldu. Bugüne kadar, Cumhurbaşkanı makamında olup da, bu makamda spordan habersiz nice isimler geldi geçti. Sayın Erdoğan, yoğun programına rağmen, Avrupa Şampiyonasında ay-yıldızlı ekibi yalnız bırakmaması, ülke menfaatleri, ülkesi ve insanına duyduğu aşkın yansıması olsa gerek. Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş’in, Moldova maçı öncesi belirttiği gibi ‘Bu bir ekip işi…’ Cumhurbaşkanının, ülke takımın yanında olmasının anlam ve önemini bir kez daha yaşarak görmüş olduk. Sayın Erdoğan’ın ülke çıkarları/menfaatleri için, sporun ve sporcunun yanında olması, ülke için bir kazanım olarak da yatırımlara/sonuca da yansıyor. Sporun içinde yer alan yönetimlerin bu gerçeği görüp, ülkesi kadar, spora da aşık olan Cumhurbaşkanına sahip olmak, insanımızın yararına olacak bu yakınlaşmayı avantaja çevirmek, sporun yönetenler için üstlenmeleri gereken önemli görev olsa gerek…
ŞENOL GÜNEŞ VE MİLLİ TAKIM
Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş ve ekibini, Arnavutluk ve Moldova galibiyetinden dolayı kutlamak gerek. 2000-2004 yıllarına denk gelen görev döneminden sonra, 15 yılın üzerine (üstelik Beşiktaş gibi bir takımdaki görevi devam ederken) yeniden Milli Takımda görev almak öz güven ve cesaret ister. Sayın Güneş’in Rumen teknik direktör Mircea Lucescu’nun adeta ‘enkaz’ devralması, üstlenilen bu görevin önemini daha da artırmasına neden oldu. Şenol Güneş’in Moldova maçından sonra yaptığı basın toplasında sarf ettiği ‘Bundan sonraki Şenol Güneş dönemi değil, bizim dönemimiz. Acıları da sevinçleri de birlikte yaşayalım. Bizde bir kültür erozyonu var. Onu yıkabilirsek, futbola çok büyük katkı yaparız...’ sözleri, ekip olma yolunda iyi niyet taşımanın yansıması. Böyle bir düşüncenin kendisi bile, başlı başına başarı olsa gerek!..