Galatasaray’ın yeni teknik direktörü Mustafa Denizli ile önce el sıkışıldı, sonra Atletico Madrid maçına götürüldü. Dün ise düzenlenen ‘törenle’ kendisine imza attırıldı. Bizim tespit ve analizimize göre, hemen hepsi ‘planlı-organize’ gelişen bir süreç...
Peki, bu sürecin sonuçları mı ne olur? Biz, düşüncemizi aktaralım, son sözü siz değerli okuyucularımıza bırakalım! Bir hatırlatma, ben yazdıklarımı bir yere not alacağım. Çünkü sık sık hatırlatmamız kaçınılmaz gibi görünüyor...
Önce İspanya yolculuğundan başlayalım. Sarı-kırmızılı ekip Atletico Madrid ile önemli bir müsabaka oynadı. Bu maçın önemi sakın ola ki sarı-kırmızlı ekip maç kazanır diye algılanmasın. Korku ve endişenin tamamı, yenilecek gollerin çokluğu, yaşanabilecek hezimet üzerineydi. Rakibin gruptaki rahatlığı ve misafirperverliği, maçın tarihi ‘skor’ skandalının önüne geçmiş oldu.
Madrid karşında ‘Rakip şöyle idi, böyle idi...’ şeklinde mazereti kabul etmek mümkün değil. Bu takım, UEFA şampiyonluğuna ismini yazdırmadı mı? Denilebilir ki, ‘Yıllar geçmiş, siz o tarihsel defterleri neden karıştırıyorsunuz.’ Madem öyle, Fenerbahçe, Beşiktaş maçlarında alınan yenilgi sonrası ‘UEFA Şampiyonluğu’ hikâyelerini bırakalım öyle ise...