‘İnsanların en hayırlısı, insanlara faydalı olanıdır’ buyuruyor, peygamber efendimiz.. Varlık-yokluk, gençlik-yaşlılık, sağlık-hastalık gibi günlük hayatın için var olan gerçeklerle imtihan veriyor insanoğlu. Nefes alıp verdiğimiz sürece, bu imtihandan kaçış yok! İşte burada devreye sorumluluk girmekte. İnsanoğlu sosyal bir varlık olduğu için, çevremizde olup bitenlerinden farklı şekilde etkilenme söz konusu. Özel insanlara karşı yapmamız gerekenler de, sorumluluğumuzun önemli bir parçası olarak karşımıza çıkmaktadır…
İmtihan dünyasında, her vakit her şeyin değişebileceği bizlerin de bu değişimin içinde yer alıp/almayacağımızın hiçbir garantisi yok. Bir uzvu olmayan veya işlevinin yerine insanların sosyal destekleri, onların toplumsal hayatta yer alması, psiko sosyal yapılarının gelişmesini tetikleyecektir. Böylelikle onlar, sağlıklı ve üretken bireyler olarak toplumsal hayatın bir parçası olmaktalar. Bu çok mu zor? Kesinlikle değil. Görev üstlenmesi gerekenler sen, ben, aile bireylerimiz, sivil toplum örgütleri kısacası görev ve sorumluluk, vicdan taşıyan herkes. Böylelikle özel insanlara yönelik ‘dezavantajlılık’ algısı ortadan kalkacak, o insanlar, sağlıklı ve üretken olarak, olması gereken konumda olacaklar…
İşte o örneklerden birisi Milli Güreşçi Rıza Kayaalp. İnsan istedikten sonra hangi iyilik kapısını aralayıp, ilgi ve alakanın nasıl bir karşılık bulacağını bizlere gösterdi. Dünya ve Avrupa Şampiyon güreşimizin doğuştan elleri ve kolları olmayan 11 yaşındaki Muhammet Enes Sarı’yı ziyaret edip, Muhammet’le birlikte yüzmesi, sosyal sorumluluğun bariz örneklerinden. Yüzmenin kendi branşı olmamasına rağmen, iyilik ve yardımseverlik hususunda örnek davranış göstererek, vicdanı sahibi olan herkese bir mesaj niteliği taşıdı. İyilik ve yardımseverliğe nereden ve nasıl başlanmalı diye düşünebilir insan. Kendisi de Yozgatlı olan Kayaalp, hemşehrisi Muhammet’le birlikte aynı havuza girip yüzmesi, sp...