Atalarımızın söylediği sözleri benimseriz. Her bir söz, sadece, ‘laf’ olmasından daha ziyade, alınması gereken ‘ders’ niteliği taşımakta. O nedenle bir işe atılırken-başlarken, önce hesap-kitap bilmek gerek. ‘Hesapsız kasabın elinde kalır masadı’ sözünde, ecdadın bize bıraktığı miras sözlerden sadece bir tanesi. Eğer hesabımızın bilmezsek, yapacağımız çalışma ya başlamadan biter, ya da zirveye ulaştığı zaman, havası alınmış ‘balon’ gibi söner, kaybolur gider. Sonrasında ise ‘şaşkınlık’, ‘hüzün’ yaşanır. Bu durumu şaşkınlıktan ziyade, beceriksizlik şeklinde tanımlamak gerektiğine inananlardanız…
Bu söylediklerimiz, ‘Hesapsız kasabın elinde masadı kalır’ sözünün son muhatabı kim? Muhatabının aramadan önce, kendimizi bir sorgulayalım, sorgulamaya cesaret bulamıyorsak ‘aynanın’ karşısına geçelim, kendimizle-vicdanımızla yüzleşelim. İtiraf etmemiz gereken bir durum var ki dillendirmeden-sormadan edemeyiz; hangi birimiz bu ‘söze’ muhatap olmadık ki! Hesapsız sözler, hesapsız yapılan eylemelerle, ‘kasabı’ çok...