Yollara yapılan tünel ve köprüler, iki nokta arasındaki mesafeyi kısaltmak kadar, zor şartları en aza indirip, ‘engelleri’ ortadan kaldırmak manası taşımakta. En değerli varlık insan derken, bu varlığın İslam esaslarıyla yoğrulması, kişinin dünya ve ahiret hayatında kurtuluşuna vesile olmakta. Aksi bir durum ‘dua’ kapısının aralanması demek. Toplumda engelli olarak tanımlanan ayrıcalıklı, özel insanların hayatlarını verimli ve kaliteli hale getirmesi için İslam esaslarını oluşturan Kur’an ve Peygamber sünnetinin ayrıntılı bir şekilde yer aldığını görmekteyiz. İslam medeniyeti içerisinde yer alan insanoğlu hakkında Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor; ‘Allah sizin ne biçimlerinize ne de bedenlerinize bakar fakat o sizin yüreklerinize bakar’. ‘İnsanların en hayırlısı insanlara faydalı olanıdır’ hadis-i şerifinde, hak din olan İslam’da insanoğluna verilen önemi görmekteyiz. Bu gerçekler ışığında düşünmeden edemiyoruz; ‘Kişisel görev ve sorumluklar ne olabilir?’ Örneğin, herkes için sıradan gözüken bir uğraş, spor aracılığıyla nasıl bir sorumluluk yüklenme durumunda olabiliriz? Diğer bir ifadeyle, yazımızın başlığını oluşturan ‘Spor bahanesi, engelleri kaldırmak olsun’ derken nasıl bir yol izlenebilir hususu!..
İnsan sağlığı ve hayatı değişik aşamalarda sporda önemli etkileşim göstermekte. Özünde hareket ve egzersiz olan spor, engelli olarak tanımlanan özel insanlar yararına yapıldığında, birçok imkânsız gözüken olay, Allah’ın (c.c) yardımı, kulun aracı olmasıyla hayat kazanıyor. Hareket etmekte zorlanan bedenler çalışır hale gelip, algılamakta güçlük çeken, düşünemeyen beyinler önce düşünmeye sonra yorumlamaya başlıyor. Hayallerin gerçek olmasının başlangıcı, atılacak bir adım oluyor. İnsanoğlunun önünde engel olan sağlık problemleri, o adımlarla birlikte, koşma ve yeni umutların yeşermesine neden olmakta. Bundan 7-8 yıl önce otizmli (davranış bozukluğu gösteren) birey sayısı 120 kişide bir kişiyken, bugün bu sayının yarı yarıya, yani 60...