Ahmet Gülümseyen Yeni Akit Gazetesi

Sporla ahlâk tahribatı (3)

Spor, toplumun tüm kesimlerine erişmenin en kestirme ve kesin yoludur. Hareket ve egzersiz olmaktan daha öteye, işin boyutu sportif etkinlik kalıbına girdiğinde sınırları da aşmakta. Dünya, Avrupa, Olimpiyat gibi etkinlik adı...

14 Eylül 2018 | 2.311 okunma

Spor, toplumun tüm kesimlerine erişmenin en kestirme ve kesin yoludur. Hareket ve egzersiz olmaktan daha öteye, işin boyutu sportif etkinlik kalıbına girdiğinde sınırları da aşmakta. Dünya, Avrupa, Olimpiyat gibi etkinlik adı altında performans derecesine taşınması, ahlak, doping, şike, şiddet, ırkçılık gibi birçok unsurun bir arada sergileyebilmekte, önlem alınmadığı takdirde, toplum üzerinde büyük bir ‘çöküntüye’ neden olmakta. Değerli büyüğümüz, Rahmetli Hasan Karakaya Ağabeyimiz ‘Uyu halkım uyu… Futbolla yat, futbolla kalk!’ başlıklı yazısının içeriğinde,  İspanyol diktatör General Franco’nun toplumu uyutmayla ilgili 3 F formülü ‘Fado, Futbol ve Fiesta…’ ile başlayan ve ‘Onları (futbol seyircisini) yüz binlik beşiklerde uyutuyorum…’ sözlerinden anlıyoruz. Toplumu uyutma ve uyandırma aracı olarak, branş (dal) olarak her birinin ayrı bir ‘araç’ olarak kullanabilecek olan sporun, ahlâk açısından etkileşimi ayrı bir öneme sahip. Bu konuda cinsiyet üzerinden yapılan hareketle, ülke insanı oluşturmaya çalışılan tahribatı, örnekleriyle görmek mümkün…

Tüm bunları dillendirirken,  Sayın Mehmet Göktaş’ın yazısında değindiği ‘Müslüman olarak bu ülkede işimiz oldukça zor görünmektedir. Çünkü, bireylerin nefisleri, hayâ ve hevesleri bundan yana. Kendi haya perdelerini tamamen yırtmış, ar damarlarını çatlatmış durumda olan Batı medeniyeti, bugün dünyaya egemen bir vaziyette…’ ifadeleri hatırladık. Evet, her ne kadar ar damarının çatlaklığına neşter vuramadığı için ahlaksız, hayasızlığın girdabından kurtulmayan Batıya inat, mücadelemizin devam etmesi, meşakkatin mükafatını düşünerek kurtuluş gayretinde olma yolunda seferberlik ilan etmek, biz inananlar için haklı mücadelenin karşılığı. Bununla ilgili gündeme düşen sayısız haber, üzerinde tartışma gerektirmeyecek açık ve netlikte…

TECAVÜZE UĞRAYAN SPORCULAR (MI?)

Belçika’da bulunan Hristiyan Üniversitesi Leuven’in bayan sporcular arasında yaptığı anketin sonuçları, burada detaylarına girilmeyecek kadar ‘rezalet’ boyutlarındaki sonuçlarını yansıtmakta. Hürriyet Gazetesi (Mart 2006) kaynaklı haber, bayan sporcular arasında yapılan ve 36 soru bulunan ankette, öğrencilerin yüzde 7’sinin taciz ve tecavüze uğradığı, profesyonel kadın atletlerin her 2’sinden 1’inin de taciz veya tecavüze maruz kaldığı ortaya çıktığını yansıtıyor. Araştırmanın sonuç bölümünde, açık giyinen sporcuların ve öğrencilerin diğer kişilere göre daha dikkat çekici olduğu ve hocaları tarafından cinsellik konusunda daha ön plana alındığını belirtiliyor. Araştırmaların bilimsel, araştırmanın sonuçlarının güvenliliği ise tartışma gerektirmeyecek derecede olunca, dikkate alınması gerekmez mi?  Bu araştırmayı yapan bir Hristiyan Üniversitesi, sonuçları ise kadın sporcuların içine düştüğü rezalet ve ahlaksızlığı gözler önüne sermekte. Kadınların, küresel ahlak yobazları tarafından nasıl ‘tahribata’ uğradığının apaçık göstergesi… 

FORMULA 1’DEN KADINLARA YASAK!

Prof. Dr. Nazif Gürdoğan ‘Ahlak olmadan ne kültür ne de ekonomi olur’ başlıklı yazısında, ahlak ilkelerinin çok yalın olduğu, onların etkileri de yalınlıklarından kaynaklandığını belirtiyor. Kadınların ‘makyajlanıp’ nasıl podyuma çıkarılmasında Formula 1 örneğini hatırlayın. Yarış öncesi piste dizilen otomobillerin yanında duran kadın modellerin yer almamasını, Formula 1 Müdürü Sean Bratches’in ‘On yıldır var olan bu gelenek, ne markamıza ne de günümüz toplumun değerlerine uyuyor’ şeklinde açıkladı.  Yarı açık vaziyette, fotomodel olarak kullanılan kadına yasak getirilmesini, kimler, nasıl değerlendirir, tahmin yürütebilirsiniz! Spor başlığı altında, herkesin kendine ‘hisse’  çıkaracağı süreçle ilgili, kadınların keyfi bir müdahaleye maruz kalmasının kabullenir tarafı olamaz. Uygulamaların, şahsi veya kuruma göre değişkenlik, kişisel keyfiyete göre değil, toplumumuzun dini ve milli değerlerine göre değerlendirmek kaçınılmaz.

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
UNICEF, Filistin’i unutup, gözünü Türk çocuklarının sporuna dikti! 22 Kasım 2024 | 5 Okunma Trabzonspor’un imdadına Milli Takım yetişti 20 Kasım 2024 | 133 Okunma Futbol oynayamayacak olan Ömer ve İsrail vahşetinin suç ortakları… 17 Kasım 2024 | 34 Okunma Çocuklarına spor yaptıran/ yaptıracak annelere mektup (2) 15 Kasım 2024 | 148 Okunma UEFA ve yandaşı İsrail lobisine Beşiktaş ‘masada’ kaybetmemeli!. 13 Kasım 2024 | 190 Okunma