Ahmet Gülümseyen Yeni Akit Gazetesi

Sporla unutulan engeller…

Küçük dokunuşlarla, büyük başarının kapısını aralayabilmek, kolay olduğu gibi de zordur. Düşünmek yetmez, adım atmak gerek. Bunun yapabilmek, ‘yürekli’ olmayı gerektirir. İşte...

04 Mart 2018 | 79 okunma

Küçük dokunuşlarla, büyük başarının kapısını aralayabilmek, kolay olduğu gibi de zordur. Düşünmek yetmez, adım atmak gerek. Bunun yapabilmek, ‘yürekli’ olmayı gerektirir. İşte o yüreği taşıyanlar, başarıya ulaşmanın hazzını yaşıyor. Her bir başarının ayrı bir ‘destansı’ süreci olduğu gibi, her bir örnek, bir başkası içinde umut olabiliyor. Yeter ki duyma, görme, hissedebilme, kısacası yapma isteği/fırsatı olsun. Anlamak isteyene göre birkaç hayat hikâyesi, engelsiz hayat kapılarının sonuna kadar açılması, gönülden dolusu ‘mutluluğun’ hissedilmesi demek. Engel tanımayan sporcuların başarılarının yansıdığı Limitsiz Spor Dergisinden derlediğimiz birkaç ‘destansı’ yaşam öyküsü. Dileriz hayata tutunmak isteyen ve onlara bu imkânı sağlama fırsatı olanlara ders/mesaj olur…  

Ebru Akıcı; “…Henüz 19 yaşındayken, ikinci kaybımı yaşadım. Bir yoğun bakım odasında gözlerimi dünyaya açtığımda, bir kütle ağırlığındaydı bacaklarım. Bir şok geçirdiğimi ve zamanla bacaklarımı hissedemeyeceğimi söylediler. İnanmamıştım. Kim ne derse ona inanıyordum. Çünkü ikinci hayatın başlarında, emeklemeyi bile bilmeyen bir bebekti bedenim. Her sözü ‘anne’ sayıyordum… 2004’te Ankara GATA’da tedavi gördüğüm sırada, bir doktor bana omurilik felci olduğumu, bir daha yürüyemeyeceğimi söylemişti. Felç olmak, duyuların ölmüş olması. Dokunmak ama hissedememek. Ne çok şey vardı bir kelimede ve ne çok sancılı sürecim o kelimeyle başladı… Tek doğru olan mücadele etmekti. Hayat bitmiyordu. Dışarıda gürül gürül akan bir bahar vardı. Kalkmalıydım o ölü yatağından. O eve kapandığım süreçte, bedenimde baş gösteren yatak yaraları beni hasta kılmıştı. Ben hem engelli, hem hastaydım artık… Dünya herkes için zorken, biz engelliler için iki kere zordu. Kaldırımlar, kötü ve yanlış yapılandırılmış şehirler, rampasız yapılar, bilinçsiz insan topluluğu. Üstelik ben sudan çıkmış bir balık gibiydim, yanımda demir...

YAZININ DEVAMI

YAZARIN DİĞER YAZILARI
UNICEF, Filistin’i unutup, gözünü Türk çocuklarının sporuna dikti! 22 Kasım 2024 | 13 Okunma Trabzonspor’un imdadına Milli Takım yetişti 20 Kasım 2024 | 133 Okunma Futbol oynayamayacak olan Ömer ve İsrail vahşetinin suç ortakları… 17 Kasım 2024 | 34 Okunma Çocuklarına spor yaptıran/ yaptıracak annelere mektup (2) 15 Kasım 2024 | 148 Okunma UEFA ve yandaşı İsrail lobisine Beşiktaş ‘masada’ kaybetmemeli!. 13 Kasım 2024 | 190 Okunma