Cuma gününün rahmet ve bereketi tüm ümmetin üzerine olsun...’ selamı ve duasıyla inşallah, bugünkü yazımıza başlamak istiyoruz. Futbol başta olmak üzere, önce eğlence, sonra mücadele, daha sonrasında ise endüstriye dönüşen spor aktiviteleri, neden amacından bu kadar uzaklaştı hiç düşündük mü acaba? Çözüm konusunda acaba ne gibi çaba sarf ediyoruz...
Hayatın her anı değerli ve her anının hesabı sorulacak ise, sporun önce amacından, sonra ‘çığırından’ çıkarmak için çaba sarf edenler, hangi anlayışın temsilcileri olabilirler. Şike, doping, küfür, şiddet... ve daha sayamayacağımız, hoş olmayan birçok durum... Spor-futbol kelimesinin sadece sözde kaldığı aktivitelere dikkat kesildiğimiz ve yorum getirdiğimizde, kimlerin değirmenlerine su taşıdığımızı fark edemiyorsak, vah halimize! Sorumuz şu; Bir futbol karşılaşmasını izlemek için tribündeki yerini alıp, küfürsüz maç izlediğinize hiç şahit olduğunuz günü hatırlıyor musunuz?..
Hal böyle olunca da, stadyumlar için ‘küfür mabetleri...’ yakışması abartılacak bir durum olmasa gerek. Bizler bu satırları yazarken, TFF Hukuk Müşavirliği tarafından PFDK’ya sevk edilen Şenol Güneş ve van Persie hakkında cezai işlemi netlik kazanmamıştı. Bu kadar da akılları-düşünceyi meşgul eden bir durum...
Sporda şiddet konusunda Kupa’daki kıvılcımın, ligin ilerleyen haftalarına nasıl yansıyacağı, endişe verici derin düşüncesi hakim! Benzer olayların futbolu ikinci plana atılmasına en bariz son örnek, Oğuzhan Özyakup’un kaptanlığı konusunda Beşiktaş Kulübünün açıklama yapması. Yine bu Kulübün Kongre üyesinin Robin van Persie hakkında suç duyurusunda bulunması...