Hareket, egzersiz, spor adı altında sergilenen günümüz ‘oyununu’ gördükçe, insan ister istemez geçmişe/tarihe düşülen notları merak ediyor. Anı ve geleceği değerli kılmak için, önem taşıyor o notlar. Yıllar/asırlar öncesinde söylenmiş sözler, batı hayranlığı/uşaklığı yapan şahsiyetler bu gerçekleri kabullenmek istemese de, bizler için büyük hassasiyet/önem taşımakta. Toplumun geçmişten gelen milli ve manevi değerleri yok etme pahasına sergilenen ‘oyunun’ bir parçası olur ‘günümüz’ sporu dizginlenmez ise kıyafetten, oyun kurallarına kadar, edep ve hayanın yıpratılmasının temelini oluşturur. Haçlı ve Siyonist kaynaklı Avrupa hayranlığı/özentisini, bizi biz yapan değerlerin bir bir yok olmasını tetikleyen unsurlar oldu. Batılıların “Hakim-i Tıb” olarak nitelendirdiği İbn-i Sina yazdığı eserlerden, doğu ve batı hekimlerinin 600 yıl yararlandığı, bitmedi, Amerikan Spor Hekimliği Koleji 16 yaşında tıp öğrenmeye başlayan ilim deryasının bilgisinden yararlanmaya devam ettiği. Halifet Alp Gazi’nin 1222 yılında kaleme aldığı spor hekimliği eserlerini gördükten sonra, paylaşmadan edemezdik.
“Türk milletinin tarih boyu yaşamındaki sporun yerine bir göz atacak olursak; eski Türkler, Samanoğulları, Harzemşahlar, Selçuklular ve Osmanlılar ordularının eğitiminde yer vermişler, halkın ve askerin yararlanabileceği bugünkü anlamda ‘spor parkları ve tesisleri kurmuşlardır… Bin yıl geçmişimize dönüp bir bakalım “El Kanun Fit Tıp” adlı eseriyle; akılcılığı, hekimliği, beden eğitimi ve sporla tedavi metodlarını Rönesans öncesi batılılara öğreten spor hekimliğinin babası terakki ettiğimiz İbn-i Sina değil midir?.. 980-1037 yılları arasında yaşamını, aklı ve mantığı rehber edinerek sürdürmüş büyük Türk filozofu, tıp bilgini ve bilimsel yapıtlarda beden eğitimi ve sporun savunucusu, İbn-i Sina; bugünkü uygarlığımızın nedeni olan aydınlanma çağının temel felsefesi ‘Akılcılık Metodu’nu batılılarca, vaaz ettiği kabul e...