Bir yazının içeriğinde ‘eleştiri’ de olabilir, övgü de... Yeter ki art niyet taşımasın, çözüm odaklı olsun. Tüm bunları niçin dillendiriyoruz?..
Hatırlayın, çok değil 1-2 hafta öncesini... Torku Şekerspor Bisiklet Şubesini kapattığında ‘Bisikletin Torkusuna yakışmadı’ başlığı altında düşüncemizi şu satırlarla yansıtmıştık...
‘...Herhangi bir spor branşını kapatan kulübün adı Torku değil de başka bir marka olsa, bizler için o kadar önem taşımaz. Torku, halkın sermayesi ile ileri seviyeye gelmiş bir marka olunca, işin ayağı başka taraflara uzanıyor. Kısaca kapatmanın ‘keyfi-kişisel’ tercih olduğu her halinden belli...
Biz hatırlattık, Torku’nun mağdur sporcularını hatırlatmanın ötesinde olumlu gelişmeler-uygulamalar beklediğimizi bildirdik, vesselam. Çünkü, keyfi kararlarla Torku’nun daha fazla yıpratılmasına hassas-duyarlı gönüllüler razı olmuyor!..
İnsanın sevdiğine nazı geçermiş. Torku, bu ülkenin değeri... Ben hiç dillendiriyor muyum, bir Carrefour, bir Migros neden spor branşlarına sponsor olmaz diye!..
Çünkü, merakımın karşılığı belli. Yabancı sermayeli bir kurum-kuruluştan bunu beklemek ‘sürpriz’ olur. Nedeni, tek taraflı bir etkileşimdir; ‘Halktan aldığını, aldığı halka değil, kendi kaynaklarına aktarır...’