Spor Federasyonlarının görevleri, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü’nün, Spor Federasyonlarının Teşkilat Çalışma, Görev, Yetki ve Sorumluluk Yönetmeliğinde belirtilmekte. Bu yasanın özünde ‘sporcu’ kelimesi ve elde edilen başarının, kamplar, ödüller, sponsorluklar vs. vs. gibi yol haritasıyla çizilmiştir. Diğer spor branşları gibi İşitme, Bedensel, Zihinsel ve Görme Engelliler de bu Spor Federasyonlarının kapsamı içerisinde bulunmaktadır.
Hayatımızın her aşamasında olduğu gibi Federasyonların sportif faaliyetlerini sürdürebilmesi için, yapılan çalışmaların kaynağında finansal, para önemli rol olmaktadır. Sistem öyle bir hal almış ki, sanki o olmaz ise olmaz.
Elbette ki ‘para’ olacak, buna kimsenin bir şey diyeceği yok. Asıl problem kaynak-para hazır olunca, işte o zaman ‘hor’ kullanmak gibi facia olarak tanımlanacak bir alışkanlığımız ortaya çıkmakta.
Spor Federasyonları ‘özerk’ olacaktı! Nitekim de oldu? Nasıl oldu, hedeflenenin tersinden. Dünyada ender olan özerklik, bizde de aşamalı olarak kaldırılacaktı. Federasyonların para kaynakları aşamalı olarak kesilecekti.
İlk beş yılda yarı özerklik, devamında tam özerklik. Bu süreç tamamlandığında her Federasyon ‘mali’ yönden kendi ‘çarkı’ ile dönebilecekti. Dolayısıyla, dış müsabakalara-seyahatlere 2 sporcunun yanında 5-6 kişi gitmeyecek, savurganlık da ‘gelenek’ değil ‘tarih’ olacaktı. Açılan ihale ve gereksiz harcamalardan dolayı ‘soruşturma’ gibi yüz karası işlere bulaşılmayacaktı. Ama nerede!...