Engelli bireylerin hakkını gözetip, hak hukuk konusunda onlara her türlü imkânları sunarken, bazen aşırıya kaçıyoruz. Doğru bildiğimiz, zaman içinde yanlış kanaati uyanıyor. O uyanış süreci, yapılan işin uzmanına danışıldığında ortaya çıkıyor. Doğruyu bulmanın kaynağını da ‘istişare’ oluşturuyor. Atalarımız boşuna ‘Ne kadar bilirsen bil, yine de bir bilene danış…’ demiyor. İşte o vakit, her şey yerli yerine oturuyor. İşte o zaman, az zamanda çok, bir o kadar güvenilir şekilde yol alınması sağlanıyor…
Bu söylediklerimizle, elektronik posta adresimize gelen sadece iki, Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi (TMOK) örnekleriyle açıklamaya çalışalım. İşte o zaman, kamu yararına konuların hassasiyeti ortaya çıkacak, muhatap kurum yetkilileri de bundan sonra, daha doğru/tutarlı yol almaları sağlayacaktır inşallah.
ÜNİVERSİTELİ OLMALARI YETMİYOR
“YÖK’ün özel yetenek sınavı yapan üniversite birimlerinde engelli bireylere 100 TYT puanı alması durumunda sınav hakkı ve kontenjan ayırmasını önemsiyor ve destekliyoruz. Ancak zorlu ve bir o kadar da meşakkatli bir süreç olan üniversite eğitimi süreçlerinde engelli bireylere sağlıklı eğitim-öğretim hizmeti verilebilmesi için sağlam alt yapıya, nitelikli eğitim-öğretim ortamına ve alanın uzman akademisyenlerine ihtiyaç duyacağı aşikârdır.
Ülkemizde hali hazırda Spor Bilimleri alanında eğitim-öğretim hizmeti veren Fakülte ve Yüksekokullar dikkate alındığında, henüz birçok erişilebilirlik kriterlerine sahip olunmadığı, özellikle eğitimde ve fiziki mekânda erişilebilirlikte engelli bireylerin hâlâ çok zorlanacağı bir durumda olduğunu söyleyebiliriz.