İdeolojiler çağının neresindeyiz bilemiyorum ama şurası kesin: Türkiye'de vahşi kapitalizm kazanıyor, genel çoğunluk eziliyor. Özal ile başlayan, Erdoğan hükümetleri ile sonuca ulaşan devletin ekonominden elini çekip, yatırmaların bir bir özelleştirmesinden sonra Türkiye'de kapitalizmin yaptığı ilk şey emeği ucuzlatmak oldu.
Türkiye asgari ücretliler ülkesi.
Ekonominin kuyruk hipotezine göre de işsizlik, emeği ucuzlatmanın ötesinde, aslanın midesine indirilmiş durumda. "Size iş veriyoruz" diyerek insanları altışar aylığına mutlu ettiğini sanan İŞKUR ise, ucuz iş gücü pazarlaması yapmanın ötesine geçemiyor. Bunun hayata yansıyan yüzü, "sana ölmeyeceğin ve fakat kaliteli bir yaşam sürmeyeceğin kadar iş buluyoruz" mantığıdır. Böylece kendi vicdanlarını rahatlatıyor olabilirler ama yaptıkları şeyin adı Türkleri köleleştirme sistemidir.
Kapitalizm acımasız
AKP hükümetlerinin Türkiye'ye getirdiği yeni çalışma düzeni, sömürüye yol açtı. Hâlbuki dindar, mütedeyyin, içinde Allah korkusu bulunduğunu söyleyen insanların işi, emeğin ve alın terinin sömürü düzeni yaratmasını önlemek olmalıydı. Tam tersine AKP iktidarları kapitalizmin inşacısı oldu.
Türk Milliyetçileri/ülkücüler yıllarca "kavgamız vurguncu düzene" derken birileri bunun solun sloganı olduğunu sandı. Hâlbuki Türkçülüğün esas gayelerinden biri de bütün Türkleri sefaletten kurtarmak ve onurlu bir yaşam sürmeleri için emeğin, millî gelirin olabildiğince eşit dağıtılacağı bir düzen kurmaktır. Milliyetçiler bu görevi solun sandılar ve bugün de solun görevi olduğunu düşünen epey insan var.