Amerika'daki ilk büyük soykırım hareketlerinden biri 1637'de New England'daki Pequet Kızılderililerinin yok edilmesiydi. Bundan bir kaç yıl sonra ise "New York bölgesindeki yerlilerin 'temizlenmesi' operasyonu düzenlendi." Şubat 1643'te Güney Manhattan'da Hollandalı askerler tarafından Algonquin Kızılderilileri'ne karşı gerçekleştirilen ve David de Vries tarafından aktarılan katliam şöyleydi:
'Askerler pek çok Kızılderili'yi uykularında öldürdüler. Annelerinin göğüslerinden çekilip alınan bebekler anne-babalarının gözleri önünde kılıçla parçalanıyor ve bebeklerin parçaları ateşe atılıyordu. Kundaktaki bebekler beşikleri içinde parçalanıyor, kafaları eziliyor, en taş yürekli adamın bile vicdanını sızlatacak bir vahşilikle öldürülüyorlardı. Bazı bebekler nehre atıldı, onları kurtarmak için anne ve babaları da suya atladı. Ama askerler ne çocukların ne de anne babaların sudan çıkmalarına izin verdiler, hepsi boğuldu..."
ABD'nin Kızılderili filmleri anlatmıyor bunu. Anlatması da imkânsız. Ancak kimi vicdanlı yazarlar az da olsa çıkıyor ve tarihi gerçekleri paylaşıyor.
İşte Batı'nın öteki yüzü. Ve bir Hollanda gerçeği..
Nasıl?
İyi mi?